Page 364 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 364
[Üstadımızın çok evvel yazmış olduğu zîrdeki Mektubu, şahsî nüfuz
temin ve Dini siyasete âlet etmek ittihamlarına tam bir cevab
olduğundan kararnameye ilhak edilmiştir.]
KONUŞAN YALNIZ HAKİKATTIR
Risale-i Nur'da isbat edilmiştir ki: Bazan zulüm içinde Adalet
tecelli eder. Yani insan bir sebeble bir haksızlığa, bir zulme maruz
kalır; başına bir felâket gelir; hapse de mahkûm olur; zindana da atılır.
Bu sebeb haksız olur, bu hüküm bir zulüm olur. Fakat bu vakıa
Adaletin Tecellisine bir vesile olur. Kader-i İlahî başka bir sebebden
dolayı cezaya, mahkûmiyete istihkak kesbetmiş olan o kimseyi bu defa
bir zalim eliyle cezaya çarptırır, felâkete düşürür. Bu Adalet-i İlahînin
bir nevi Tecellisidir.
Ben şimdi düşünüyorum. Yirmisekiz senedir vilayet vilayet,
kasaba kasaba dolaştırılıyorum. Mahkemeden mahkemeye
sürükleniyorum. Bana bu zalimane işkenceleri yapanların bana
atfettikleri suç nedir? Dini siyasete âlet yapmak mı? Fakat bunu ne için
tahakkuk ettiremiyorlar. Çünki Hakikat-ı halde böyle bir şey yoktur.
Bir mahkeme aylarca, senelerce suç bulup da beni mahkûm etmeye
uğraşıyor. O bırakıyor; diğer bir mahkeme aynı mes'eleden dolayı beni
tekrar muhakeme altına alıyor. Bir müddet de o uğraşıyor; beni tazyik
ediyor; türlü türlü işkencelere maruz kılıyor. O da netice elde edemiyor,
bırakıyor. Bu defa bir üçüncüsü yakama yapışıyor. Böylece musibetten
musibete, felâketten felâkete sürüklenip gidiyorum. Yirmisekiz sene
ömrüm böyle geçti. Bana isnad ettikleri suçun aslı ve esası olmadığını
nihayet kendileri de anladılar.
Onlar bu ittihamı kasden mi yaptılar, yoksa bir vehme mi
kapıldılar? İster kasıd olsun, ister vehim olsun; ben böyle bir suçla
münasebet ve alâkam olmadığını kemal-i kat'iyyetle yakînen ve
vicdanen biliyorum... Dini siyasete âlet edecek bir adam olmadığımı
bütün insaf dünyası da biliyor. Hattâ beni bu suçla ittiham edenler de
biliyorlar. O halde neden bana bu zulmü yapmakta ısrar edip durdular?