Page 407 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 407

ِ
                                                   ِ
                                        هناحبس     همساب
                                      ُ َ َ ْ ُ  ْ
                       ام ِ          تا   ه     َا   ب   د  ا   د   ئا    َكر      و   ب   ِ   للّا     ةم    و     ر   ح   مُك   يَلع م   َلاس لَا
                                              ُ ٰ َ َ َ ُ ُ َ ً َ
                        ً                             ْ َ َ ْ َ  ْ َ  َّ ُ
                       Aziz,  Sıddık  Kardeşlerim!
                  Evvelen:  Seksen  sene  bir  manevî  Ömr-ü  Bâki  kazandıran
           Şuhur-u  Selâsenizi  ve  Mübarek  Kudsî  Gecelerinizi  ve  Leyle-i
           Regaibinizi  ve  Leyle-i  Mi'racınızı  ve  Leyle-i  Beratınızı  ve  Leyle-i
           Kadrinizi  Ruh  u  Canımızla  Tebrik  ve  herbir  Nurcunun  manevî
           kazançları  ve  Duaları  umum  Kardeşleri  hakkında  Makbuliyetini
           Rahmet-i  İlahiyeden  Rica  ve  Hizmet-i  Nuriyede  muvaffakıyetinizi
           tebrik ederiz.

                  Sâniyen:  Tesemmüm  vesilesiyle  nisyan-ı  mutlak  hastalığının
           musibeti,  benim  hakkımda  bir  Nimet  ve  Merhamet  hükmüne  ve  bazı
           Hakaikin Keşfine bir anahtar olduğunu bana çok acımamak için haber
           veriyorum. Fakat yine Duanızı Ruh u Canımla rica ediyorum.

                  Evet  şimdi  Siracünnur  başındaki  Münacatı  okudum.  Ülfet  ve
           âdet  ve  yeknesaklık  perdeleri  altında  çok  hârika  Hakikatler
           gizleniyor gördüm.  Bilhassa ehl-i gaflet  ve  ehl-i  tabiat ve felsefenin
           dinsiz kısmı, bu Âdetullah Kanunlarının perdesi altında çok Mu'cizat-ı
           Kudret-i  İlahiyeyi  görmeyip;  dağ  gibi  bir  Hakikatı,  zerre  gibi  bir  âdi
           esbaba  isnad  eder,  yükletir.  Kadîr-i  Mutlak'ın,  her  şeydeki  marifet
           yolunu  seddeder.  Ondaki  Nimetleri  kör  olup  görmeyerek,  şükür  ve
           hamd kapısını kapıyorlar.

                  Meselâ:  Bir  tek  Kelimeyi  aynı  anda  milyon,  belki  milyar
           Kelime  olarak,   Cilve-i Kudret Sahife-i Havada  istinsah   ettiği    gibi;
                                  ِ ِ

           ب
               ِيَّطل ا م ِ  ا    ل      دع    هي     ي   ص    َلا    Âyetinin  remziyle  her   Kelime-i Tayyibe,
                         ُ ْ َك   ل
                   ُ
              ِّ ُ          ْ   ْ َ َ
           bütün küre-i havada birden, âdeta zamansız, Kalem-i Kudret ile istinsah
           edildiği  gibi;  manevî  ve  makbul  Hakikatların  bir  yazar-bozar  tahtası
           hükmünde olan küre-i havada Kudretin acib bir Mu'cizesinin Zaman-ı
           Âdem'den  beri  ülfet  perdesi  altında  ehl-i  gaflet  nazarında  saklandığı
           gibi;  şimdi  radyo  namı  verdikleri  Ayn-ı  Hakikat  ile  sabit  olmuş  ki:
           İçinde hadsiz bir İlim ve Hikmet ve İrade bulunan gayr-ı mütenahî bir
           Kudret-i  Ezeliyenin  Cilvesi,  her  zerre-i  havaîde  hazır  ve  nâzırdır  ki;
           hadsiz  ayrı  ayrı  Kelimeler  herbir  zerre-i  havaînin  küçücük  kulağına
           girip,  incecik  dilinden  çıktığı  halde  karışmıyor,  bozulmuyor,
           şaşırmıyor.
   402   403   404   405   406   407   408   409   410   411   412