Page 402 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 402
116 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
ِ ِ
Âlem olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm: للّ تا ر َك اب ُ َ َ َا مْل
ٰ
ُ
demiş. Yani: Bütün bu medar-ı tebrik ve للّا ءَّٓ اش م ا ve للّا َ كرا ب
ُ ٰ
َ
ُ ٰ
َ
َ َ
َ
dediren bütün haletler ve san'atlar Zât-ı Zülcelal'in Kudretine
ِ ِ
للّ
mahsus olduğundan, bütün o hadsiz تا َك رابم ْلَا leri Cenab-ı
ٰ
ُ
َ َ ُ
Hakk'a, Huzuru ile hediye ediyor.
Sonra, herkesin hususî dünyasındaki “hava” unsuru dahi bir
hüve kadar herbir avuç havadaki herbir zerre, mazhar oldukları
santrallık, âhize ve nâkilelik vazifeleri içinde bütün Duaları ve
ِ ِ
Salavatları ve Ricaları ve İbadetleri ifade eden للّ ت َل و ا صلَا Cümlesini
َّ ٰ ُ ٰ
lisan-ı halleriyle dedikleri için; hava unsuru küllî bir lisan olarak o
hadsiz Kelimatlarını katrilyonlar belki kentrilyonlar adedince söyleye-
rek Sâni'lerine, Hâlıklarına takdim ettiklerinden onların namlarına o
küllî mana ile Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Cenab-ı Hakk'a,
ِ ِ للّ تاوَل ص لَا diye takdim etmiştir. Yani: "Bütün Dualar ve ihtiyaçtan
ُ ٰ
َّ ٰ
gelen Ricalar ve nimetten çıkan Şükürler ve İbadetler ve
ه
و
Namazlar, Hâlık-ı Külli Şey'e mahsustur." Çünki " Nüktesi"nin
َ ُ
haşiyesinde denildiği gibi: Ya, وه kadar bir avuç havanın herbir zerresi,
َ ُ
umum dilleri bilecek ve söyleyenlerin yerlerini görecek ve yakın-uzak
herşeyi işitecek ve her şiveyi ve her Harfin tarzını tam bilecek ve çok
işleri beraber, şaşırmadan görecek bir Kudret-i Mutlaka ve İrade-i
Tâmmeye mâlik olacak. Bu ise hava zerreleri adedince muhal
olmasından, elbette ve elbette şübhesiz ve kat'î bir zaruretle o zerrelerin
herbiri, Sâni'-i Hakîm'i bütün Sıfâtıyla gösterip şehadet eder. Âdeta
küçük bir mikyasta Âlemin büyük şehadeti kadar şehadetleri vardır.
Demek zerrat-ı havaiye adedince Salavatları ifade eden ---
ِ ِ
Mi'rac-ı Ahmedî'de Aleyhissalâtü Vesselâm--- للّ تا و َلص لَا
َّ ٰ ُ
ٰ
denilmiştir…