Page 505 - Risale-i Nur - Emirdağ Lâhikası
P. 505

EMİRDAĞ  LÂHİKASI-II                                                                                      219


           adamın Ramazan-ı Şerif hakkındaki hasbihalini "İslâmî bir devlet kurmak"
           gibi  siyasetvari  bir  tarzda  tebdil  edivermeleri,  o  sahte  siyaset
           bezirgânlarının, çocukları dahi kandıramıyacakları acemîce bir iftira ve bir
           uydurmalarından ibarettir. Böyle yalanları yapmakla hangi maksadlarının
           istihsaline çabaladıkları kimsenin meçhulü değildir...

                  Nazilli'ye  hiç  gitmemiş  olan,  orada  bir  kimseyi  tanımayan,  kırk

                          َ
                                                    ُ     ب ا
           seneden beri  َساي   َ ا ل ِس ِّ  و ِن  ِّﺸ َ ي طْ اَ    للّ   ِ    م نِ َ   لا  ٰ  ِ  ذوُع ا َ  deyip, siyasetle alâkasını
                       ِة
           kesen,  yalnız  ve  yalnız  Kur'an  ve  İman  Hakikatlarıyla  İmanı  kurtarmak
           Davasına  ömrünü  hasreden,  bunun  haricinde  dünyevî  şeylerle  alâkadar
           olmayan,  seksenyedi  yaşında,  daima  yatakta  olan,  zehirli  hastalıkların
           tesiratıyla ölüm nöbetleri geçirip "Kabir kapısındayım" diyen ve sükûnet
           ve istirahata pek muhtaç olan Said Nursî gibi bir İslâm Müellifini böyle
           siyasî iftiralarla mevzubahs etmek; çok vecihlerle vicdansızlıktır, müdhiş
           bir gaddarlıktır, âdi bir yalancılık derekesine sukuttur.

                  Herhangi  bir  Din  Âlimine,  bir  bahane  ile  peygamberlik  isnadını
           yapmak, doğrudan doğruya İslâmiyete bir taarruz ve Kur'ana bir ihanettir.

                  Üstadımız Said Nursî bütün ömrü müddetince Sünnet-i Seniyeye
           ittiba etmiş ve bir Sünnet-i Seniyeye muhalif hareket etmemek için i'dam
           cezalarını  hiçe  saymış  ve  Sünnet-i  Seniyeyi  ihya  ve  İmanı  muhafaza
           uğrunda yüzotuz parça Eser te'lif etmiştir. Hunhar Din düşmanlarına karşı
           hayatını istihkar ederek mücahede etmiş ve nihayet muvaffak ve muzaffer
           olmuştur. Evet İttiba-i Sünnet-i Ahmediyeye dair yazdığı bir Eseri, otuz
           seneden  beri  binlerce  nüsha  neşrolmuştur.  Fahr-i  Kâinat  Resul-i  Ekrem
           (A.S.M.) Efendimizin son ve Hak Peygamber olduğuna dair muazzam bir
           Eseri  olan  Mu'cizat-ı  Ahmediye  Kitabı  da  meydandadır.  Hakikat-ı  hal
           böyle olduğu halde, Said Nursî'ye böyle bir ittihamı yapanların; Hak ve
           Hakikattan, İnsaf ve Vicdandan ne kadar uzak oldukları kıyas edilsin. Bu
           ittihamı yapmak, şeytanların bile hatırından geçmez.

                  Bu  hâdisenin  bir  sebebi  şu  olmak  kavîdir  ki;  Risale-i  Nur,  aile
           hayatına  büyük bir  faide verip hanımların İffet ve  Namus ve İsmetle ve
           Saadetle  hayat  geçirmelerini  temin  ettiğinden,  kadınlar  Risale-i  Nur'a
           çoklukla    rağbet   göstermektedirler.   Buna    bir    hüsn-ü misal     olarak
   500   501   502   503   504   505   506   507   508   509   510