Page 111 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 111
KASTAMONU LÂHİKASI 113
bir imza ve cezaletine bir zînet ve Huruf-u Kur'aniyenin İntizamından
ve vaziyetlerinden tezahür eden bir nevi i'caz çıktı. Daha o yolda
çalıştırılmadık.
Umum Kardeşlerimize ve Risale-i Nur'da ders arkadaşlarıma
birer birer Selâm ve Dua ederiz ve Dualarını rica ederiz.
* * *
Aziz, Sıddık, mübarek, masum Kardeşlerim!
Sizin çok mübarek ve nazarımızda çok kıymetdar ve benim
nazarımda Cennet'in ِنو ِ دَّل س َ س َ ِ ِ م ِ خ ِ نادْلِو tarafından ebedî ve Firdevsî bir
ٌ َ
Hediye-i Kudsiye gibi geçen ve gelen iki Bayramı, Cennet'in
şekerlemeleri ve tatlıları gibi tatlılaştıran ve zînetlerin ve nakışların
yetmiş tarzlarını giyen Hurilerin hulleleri ve libasları gibi, manevî
meclisimizi zînetlendiren Kalem hediyenizi aldık. Bu hediye, Risale-i
Nur Hizmeti noktasından ne derece ehemmiyetli olduğunu bugünlerde
başıma gelen ve rü'yama giren bir hâdise ile anlayınız. Şöyle ki:
Bu çok kıymetdar Manevî Hediyeyi almazdan üç gün evvel,
aynen hediyeniz Kastamonu'ya geleceği ânında rü'yada görüyorum ki;
terfi-i makam ve rütbe için bizlere bir Ferman-ı Şahane manevî bir
canibden geliyor, kemal-i hürmetle ellerinde tutup bize getiriyordular.
Biz baktık ki; o Ferman-ı Âlî, Kur'an-ı Azîmüşşan olarak çıktı. O halde
bu mana Kalbe geldi: Demek Kur'an yüzünden Risale-i Nur'un Şahs-ı
Manevîsi ve biz Şakirdleri, bir Terfi ve Terakki Fermanını Âlem-i
Gaybdan alacağız.
Şimdi tabiri ise; o Fermanı temsil eden masumların Kalemiyle
Manevî Tefsir-i Kur'an'ı aldığımızdır. Bu rü'yanın şimdiki tabiri
çıkmadan bir-iki saat evvel, Feyzi ile Emin'in gösterdikleri tabir dahi
Haktır ve ehemmiyetlidir.
Hem bu medar-ı sürur ve ferah olan Hediye-i Nuraniyeyi, bir
Hiss-i Kabl-el Vuku' ile benim Ruhum tam hissetmiş, akla haber
vermemiş idi ki o gelmeden iki gün evvel, Feyzi ve Emin'in fıkrasında
beyan edilen rü'yayı gördüğüm gecenin gününde, sabahtan akşama
kadar ve ikinci günü de kısmen, hiç görmediğim bir tarzda bir sevinç,
bir sürur hissedip mütemadiyen bir bahane ile ferahımı izhar edip, otuz-
kırk defa tebessüm ile güldüm.