Page 119 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 119

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                    121


                  Bu  Mübarek  Ümmi  İhtiyarların  kırk  sene  sonra  Risale-i  Nur
           hatırı  için  her  işe  tercihan  yazıya  başlamaları  ve  masum  çocukların,
           Risale-i  Nur'dan  Ders  aldıkları  ve  yazdıkları  Risalelerin  bir  kısmıdır.
           Onların bu zamanda, bu ciddî çalışmaları gösteriyor ki, Risale-i Nur'da
           öyle manevî zevk ve cazibedar bir Nur var ki, mekteblerde çocukları
           okumağa  şevkle  sevketmek  için  icad  ettikleri  her  nevi  eğlence  ve
           teşviklere  galebe  edecek  bir  lezzet,  bir  sürur,  bir  şevk  Risale-i  Nur
           veriyor ki; çocuklar ve Ümmi İhtiyarlar böyle hareket ediyorlar.

                  Hem bu hal gösteriyor ki, Risale-i Nur kökleşiyor. İnşâallah onu
           hiçbir  şey  koparamayacak;  Ensal-i  Atiyede  de  devam  edip  gidecek.
           Aynen  bu  masum  küçük  Şakirdler  gibi,  Risale-i  Nur'un  cazibedar
           dairesine giren bu Ümmi  İhtiyarların, kısmen çobanların ve  yörük ve
           efelerin  bu  zamanda,  bu  acib  şerait  içinde  herşeye  tercihan  Risale-i
           Nur'a  bu  surette  çalışmaları  gösteriyor  ki,  bu  zamanda  Risale-i  Nur'a
           ekmekten  ziyade  ihtiyaç  var  ki;  çiftçiler,  çobanlar,  yörük  efeler
           (Haşiye)  hacat-ı  zaruriyeden  ziyade  bir  hacat-ı  zaruriyeyi,  Risale-i
           Nur'un Hakaikını görüyorlar."
                                           * * *

                  Aziz, Sıddık Kardeşlerim,
                  Bu tarafta yol kapandı, posta gelmiyordu. Sizlerden gelecek bir
           Mektub  veya  bir  Risaleyi  bekliyordum.  Şimdi  Ruhuma  bir  ihtar  ile
           daha  beklemeyerek,  burada  hüsn-ü  tesirini  gösteren  üç  parçayı
           gönderiyorum.  Masumların  ve  Ümmi  Mübarek  İhtiyarların  ve
           Kahraman  Tahirî'nin  nüshaları,  daimî  parlak  bir  tarzda  fütuhat
           yapıyorlar. Yalnız cüz'î birkaç parçayı tashih ederken zahmet çektim.
           Fakat o zahmet, bana tatlı geliyordu. Hem Ayn-ı Rahmet oldu. Beni de
           o  Masum  ve  Mübareklerin  kafilesine  dâhil  ederek,  benim  hattıma
           benzedikleri  için,  kendim  o  parçaları  yazmış  gibi  tam  sahib  oldum.
           Eğer ben yazsaydım, aynen onlar gibi olurdu.
                                           * * *

                  ------------------
                  (Haşiye):  Bilhassa  Risale-i  Nur  Kahramanlarından  Şükrü  Efe  ve
           bilhassa  dağ  kumandanı  Çoban  Veli'nin  ve  yörük  aşiretlerinden  Bahadır
           Süleyman'ın ve emsalinin gayretlerine işarettir.
   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124