Page 124 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 124

126                                                                          YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN

          bir  güneştir  ki;  şimdi  Şeyh-i  Geylanî  timsaliyle  o  mana  gösterilmiş.
          Risale-i Nur'a işaret eden otuzüç Âyet-i Kur'aniyenin en birinci Âyeti
          olan  Âyet-in  Nur  on  vecihle  Risale-i  Nur'a  işaret  ettiği  Birinci  Şua
          Risalesi'nde gözümle gördüm, isteyen görebilir.
                                     Sizi nefsinden ziyade seven âciz Şakirdiniz

                                                  Binbaşı Muhyiddin
                                          * * *
                 Aziz, Sıddık, Metin, Sebatkâr Kardeşlerimize!

                 Biz  bu  havalideki  Risale-i  Nur  Talebeleri  namına  sizlere  pek
          çok  Selâm  ile  beraber,  arz-ı  şükran  ediyoruz.  Ve  sizlere  ebeden
          minnetdarız  ki,  muktedir  ve  parlak  Kalemlerinizle  bizleri  hem
          uyandırdınız,  hem  yardım  ettiniz.  Bu  vilayeti,  Nuranî  Kalemlerinizle
          inşâallah  Isparta'ya  benzettireceksiniz.  Ve  bilhassa  çok  ehemmiyetli
          Kardeşimiz Kahraman Tahirî'nin parlak ve muvaffakıyetli ve Tevafuklu
          Kalemi,  Kerametkârane  Fütuhat  yapıyor.  Ve  onun  iki  masumeleri  ve
          masumların  ve  Ümmi  İhtiyarların  rengârenk,  çeşit  çeşit  meziyetlerini
          gösteren  yazıları,  bizleri  teshir  ediyor,  herkesi  şevkle  okumağa
          sevkediyor. Cenab-ı Hak sizlerden ebeden razı olsun ve sizi muvaffak
                   ۤ

               ي
          etsin,   ِ ما.
               ن
                 Çok  mühim  ve  mübarek  Kardeşimiz  Hâfız  Mustafa'nın  bize
          verdikleri ehemmiyetli hâdise-i taarruziye haberi, bizi hayrete düşürdü.
          Ve  Üstadımızın  o  zamanda  endişelerinin  ve  heyecanının  Hikmetini
          anladık.  Bir  Hiss-i  Kabl-el  Vuku'  ile  mütemadiyen  bizlere  der  idi:
          "Dikkat  ediniz.. Sebat  ediniz! Münafıklar, taarruz plânı çeviriyorlar!"
          diye bizi ihtiyata sevkediyor; hem "Bir halt edemezler" diyordu.

                 Evet  Isparta'lı  Kardeşlerimizin  bize  haber  verdikleri  gibi,  bu
          ehemmiyetli  hâdise-i  taarruziyeye  teşebbüs  vukuu  zamanında
          muhaberemiz kesildiği halde, mütemadiyen her vakit Üstadımız, aynı
          taarruza  maruz  bulunuyoruz  gibi  bizi,  yani  Emin  ve  Feyzi'yi  ikaz
          ediyor... "Dikkat ediniz, dört cihetle bize taarruz var. Demir gibi sebat
          ediniz... Bir halt edemezler." Biz de bakıyorduk ki; bizde bir şey yok,
          hissetmiyorduk. Hem o gaybî hâdiseyi bertaraf etmek için, tam mutabık
          bir Mektub bize yazdırıp size göndermiştik

                                                                     Risale-i Nur Talebelerinden
                                Nazif, Salahaddin, Tevfik, Hilmi, Emin, Feyzi
   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129