Page 125 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 125

ِ
                                                              ِ ِ
                                          ِ
                        ِ
                                    ِ ٍ
                       ِ ۪هدمحب ِ ِ  ِ حِبيَُِّلااِء ِ َ شَِنمِناو ِِِ ِِ ِِِِ ِِِِه َ َ س  ِ ناح ِ بس ِهمسا ِ ب
                         ْ َ
                                            ْ َ
                                         ْ
                             س َ س
                                      ْ
                                                                 ْ
                                                           ْ س
                               ِّ
                            ِ هتاَكربِو ِِِ ِ ِ للّا ِةم ِ ح ِ رِوِِِمسكيَلعِِِِمَلاسلَا
                                      ٰ
                                           ْ س َ
                                            َ َ
                            س س َ َ َ
                                                 ْ ْ َ
                                                         س َّ
                  Aziz,  Sıddık  Kardeşlerim  ve  Hizmet-i  Kur'aniye'de
           Kahraman Arkadaşlarım!
                  Bundan evvel üç Mektub, emaneti aldıktan sonra göndermiştim.
           Bu  defaki  Hâfız  Ali'nin  Mektubunda  onlardan  bahsetmemiş,  merak
           ettim. Nur Fabrikası Sahibi Hâfız Ali'nin hastalığı beni müteessir etti,
                                                                          ۤ
           bizi Duaya sevketti. Cenab-ı Hak kuvvet ve şifa ihsan eylesin,  ي ِ ما.
                                                                       ن
                  Hâfız  Ali'nin  Mektubuyla  Risale-i  Nur'un  ehemmiyetli
           Rükünlerinden olan Halil İbrahim'in sisteminde Ahmed Feyzi'nin
           Mektubları,  şahsıma  aid  haddimden  yüz  derece  fazla  hüsn-ü
           zanları  bir  tarafta  kalsa  -ondan  kat'-ı  nazar-  o  havalide  Risale-i
           Nur'un Şahs-ı Manevîsine karşı, Halil İbrahim'le Ahmed Feyzi'nin
           sarsılmaz,  gayet  kuvvetli  irtibatlarını  gösterdiğinden,  bizi  cidden
           mesrur eyledi.

                  Evet  onların  o  şiddetli  alâkadarlıkları,  o  havalide  Risale-i
           Nur'u yerleştiriyor, idame ettiriyor. O ikisinin Mektubları, suret-i
           zahiriyede benim şahsıma atf-ı ehemmiyet etmeleri gerçi muvafık
           değil,  mübalağadır.  Fakat  o  yanlış  suretin  altındaki  Hakikat,
           Risale-i  Nur  Şakirdlerinin  samimî  Tesanüdlerinden  süzülen  bir
           Şahs-ı Manevîye ve Risale-i Nur'un Kur'an'dan gelen Hakikatına
           karşı  tam  mutabık  ve  Hak  olarak  sarfedilecek  o  Mektublardaki
           tabirat,  benim  gibi  bir  cüz'î  ferde  karşı  sarfedilmiş.  Benim
           haddimden  bin  derece  fazla  olmakla  beraber,  o  Şahs-ı  Manevî
           namına ve Risale-i Nur'un Hakikatı hesabına ve o ehemmiyetli ve
           çok  muhtaç  memlekette  fevkalâde  bir  alâka  ve  faaliyete  alâmet
           olmak cihetiyle kabul ettim.
                  Ahmed  Feyzi'nin  de,  inşâallah  Kastamonu  Feyzi'si  gibi,
           bütün  kuvvetiyle  Risale-i  Nur'a  çalışacak  bir  azm  ve  karar
           suretinde Mektubunu telakki ediyoruz. Fakat mahviyeti ve tevazuu
           pek fazla ve istedikleri de pek fazla ve Mektubundaki Duaları da
           güzel  olduğundan,  daimî  Duamızda  buranın  Feyzi'siyle  omuz
           omuza girdi.

                  Halil  İbrahim'in  Mektubu,  belki  her  Mektubu hem onun, hem
   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130