Page 27 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 27

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                      29

           kelimesi, bir mana-yı remziyle Risalet-in Nur'a manaca ve cifirce îma
           etmesi remze yakın bir îma ile; Risalet-in Nur Şakirdlerinin taifesi,
           Âhirzamanda  o  Taife-i  Kübra-i  A'zamın  âhirlerinde  bir  Hizb-i
           Makbul olacağını işaret eder diye def'aten birden ihtar edildi.


                               ِ
                                                         ِ
                                                             ِ
                          ِ للّا ِ ِ َّلااِبيغْلاِمَلعيَِلا ِ ِِِِِِِِِِ ِ ِ للّا ِدنع ِ ِ مْلعْلَا ِ
                          س ٰ
                                 َ ْ َ
                                                       َ ْ
                                                    ٰ
                                                           س
                                       س ْ َ
                                           * * *
                  Aziz Kardeşlerim!
                  Bu saatte ben Kur'an okurken, Risale-i Nur ile ziyade alâkadar
           olan  Sure-i  İbrahim'de  bir  Âyet  beni  meşgul  ederken,  Emin  size
           göndereceği  Mektubu  getirdi  ve  dar  vaktimizde  bu  geniş  Âyetin
           denizinden  ancak  bir  katrecik  bu  parçaya  girebildi.  Birkaç  dakika
           zarfında yazdık, vakit bulamadık, kusura bakmayınız.
                                           * * *
                                                                  ۪ ِ
                    ِ نِهيف ۪  ِنموِضرَلاْاوِعبسلا ِ ِ تاومسلا ِهَلِحِب س تُِنم ِ ِِِِِِِِ ِ هم ِ سا ِ ِ ب
                    َّ
                                                  س س َ ْ َ
                         ْ َ َ س ْ
                                  َ س ْ َّ
                                          س َ ٰ َّ
                                                                    ْ
                                                      ِّ
                                                       ِ
                                                     ِ
                                  ِ
                                              ِ ٍ
                                 ِ ۪هدمح ِ ب ِحِبيَُِّلااِء ِ َ شَِنم ِناو
                                       س َ س
                                                      ْ َ
                                   ْ َ
                                                   ْ
                                                ْ
                                         ِّ
                            ِ
                    ِ
                                        ِ
                                ِ
                 ِ
                 ِ قارفْلاِِمايَاِِقئاقدِتارشاعِددع ِ بِهتاَكربِو ِ ِ ِ للّا ِةمحر ِ ِ وِمسكيَلعِمَلاسلَا
                              َ َ
                         َّ
                   َ
                                                     ٰ َ
                                                       س َ ْ َ
                                   َ َ َ َ َ س س َ َ
                                                             َ ْ ْ َ س َّ

                      Aziz, Sıddık, Vefadar, Sebatkâr Kardeşlerim!
                  Cenab-ı Hakk'a yüzbinler şükür ve hamdolsun; sizin gibi sadık,
           ciddî, fa'al zâtları Risale-i Nur'un etrafında toplayıp bağlamış; İman ve
           Kur'an Hizmetinde kuvvetli ve Nurlu Kalemlerini çalıştırıyor.

                  Kardeşlerim!  Bu  defa  irsalatınız  o  kadar  beni  memnun  ve
           minnetdar  etti  ki;  herbir  sahifesi  bir  kıymetdar  hediye  ve  güzel  bir
           Mektub  hükmünde  göründü.  Hüzünlerimi,  gamlarımı  izale  edip  ve
           Kalbimi sürur ve sevinç ile doldurdu. Cenab-ı Erhamürrâhimîn onların
           Hurufları adedince size Rahmet etsin ve sizden razı olsun.

                  Hâfız Ali Kardeşim! Bir zaman Barla'da Cuma gecesinde Dua

                            ِ
           ederken,  senin  ِيمۤا   sesini  iki  defa  sarihan  işittim.  Arkama  baktım.
                          َ
           Dedim: "Hâfız Ali ne vakit gelmiş." Dediler: "O burada yoktur." Ben
           şimdi  o   vakıadan   diyebilirim   ki;   üç-dört  saat  mesafeden   Duama
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32