Page 38 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 38
40 YİRMİYEDİNCİ MEKTUBDAN
kıymetli refikimiz ve şerikimiz Küçük Hüsrev ve Mehmed
Feyzi'nin Mektubundan başka yerde ve mahalde mevsimsiz olduğunu
idrak ederek, bu Hakikî Kelimeyi ve mübarek ism-i şerifi Risale-i Nur'a
dahi henüz zahiren takmak haddim değildir ve istimalinden hazer
ediyorum. Çünki Üstadımın izin ve müsaadesi olmadıkça, bu gibi
lakabların kıymeti olamaz. Ancak Risale-i Nur'dan aldığım ilham
üzerine, muhitimizde birinciliği ihraz eden bir Kardeşimiz olan
Feyzi'nin Mektubunda bahsedilmesi, sırf hüsn-ü niyet ve fart-ı mer-
butiyet ve Sadakattan ve İhlastan doğmuştur.
Bu izharın hatasından hâdis olan meşguliyetinize sebebiyet
verdiğimden çok müteessir oldum.. Af buyurunuz. İkaz ve İrşad edici
Nimet ve Himmet-i İtabınızla af buyurulmasını ve Risale-i Nur'un
manevî tokatlarından muhafaza edilmekliğimizi Kemal-i Hulusla
istirham eylerim.
Aziz ve kıymetli Üstadım! Cenab-ı Hakk'ın Lütf ve Keremiyle
ve hadsiz İhsanıyla, intisaben Hizmet-i Kudsiyesinde bulunduğum
Risale-i Nur'un maddî ve manevî pek çok Kerametlerini ve
Bereketlerini aynelyakîn görmüş ve lezzetini tatmış olan bu âciz
Hizmetkârınızın noksanlarını Hüsn-ü Niyete ve Hulus-u Kalbine
bağışlamanızı rica ederken, bu mübarek Risale-i Nur'un pek çok
Kerametlerinden birkaçını arzediyorum. Şöyle ki:
Risale-i Nur'un Tercümanı ve Müellif ve Sahibi bulunan Zât,
bin üçyüz yirmidört (1324) ve yirmibeş (1325) rumi senelerinde,
İstanbul'da iştiharla "Bediüzzaman" namı ve lakabı altında matbuatın
sitayişle neşriyatından mütehassis olarak, o zaman onyedi yaşımda
bulunduğum ve çok cahil ve çocukluk devresinde iken, bu Mübarek
İsim kalbimde yer tutmuş. Ve bu kalbî Muhhabet hürmeti için olacak
ki; bin üçyüz yirmialtı (1326) senesinde Hazret-i Üstad'ın
"Bediüzzaman Said-i Kürdî" lakabı altında Karadeniz seyahatında iki
Hizmetkârı ile İnebolu'yu ziyaret ederek, o zaman İnebolu'nun meşhur
Ülemasından Hacı Ziya ve diğer Ülema arasında vapura teşyi' edildiği
sırada tesadüfen çarşıda karşılaştığım ve çok derin Muhhabet hissiyle
bu Mübarek Zâta Selâm durarak mütebessim ve Nuranî sîmalarıyla ve
keskin nazarlarıyla Selâmlarına ve manevî nazarlarıyla iltifatlarına
mazhar olduğum günden beri artan Muhhabet ve alâkamı, otuz senelik
hatırımdan kat'iyyen silinmediğini aynelyakîn görüyordum.