Page 45 - Risale-i Nur - Kastamonu Lahikası
P. 45

KASTAMONU LÂHİKASI                                                                                      47



              ِ
        ِ
                                  ۪ ِ
                                                                  ِ
                                            ۪
                                                           ٍ
                                           ِ هِبحص
      ِيمۤا ِ ِ ني۪رهاَّطلا ِ ِ ي۪بِيَّطلا ِ ِ ي ۪ عمجَاِهتيب ِِلهَاِو ِ َٓ ْ  َ َ  ۪ ِ  ِ ِ ٰا ِ هل   ِو  ِٰ لع ِوِدمحمِاندِيس ِ ِٰ لع ِِلص ِ ِ مهٰللَا
                          َ
                                                         َ َّ َ س َ
                   َ
           َ
                             َ ْ
                                                                          ِّ َ
                                                                              َّ س
                                                        َ
                                    ْ َ
                                       ْ َ
                                                                   ِّ َ
                                                                           َ
                      ِّ
                                    ِ ِ
                                                          ِ
                          ِ ي ۪ مَل اعْلا ِ ِِ بر ِللّ ِد ِ مح  ِ ِ و ِ ِ ْلا  ِ ي ۪ لس ِ رمْلا ِ ِ ِ دِيسِةم ِ رح ِ ب
                                              َ َ
                        َ
                             َ
                                       ْ َ س ٰ َ
                                                             ْ س َ
                                                        ِّ َ
                                                  ْ س َ
                                 ِّ
                                              Âciz, fakir, zayıf, günahkâr, Talebeniz
                                                    ve Hizmetkârınız İnebolu'lu
                                                                                        Ahmed Nazif Çelebi
                                           * * *
                                             ِ
                                           ِ
                                                              ِ ِ
                        ِ
                                    ِ ٍ
                        ِ ۪هدمحب ِ ِ  ِ حِبيَُِّلااِء ِ َ شَِنمِناوِِِِِِِِِِِِِ ِ هنا ِ حبس ِهمسا ِ ب
                                                       س َ
                                         ْ
                                            ْ َ
                         ْ َ
                             س َ س
                                      ْ
                                                          َ ْ س
                                                                 ْ
                               ِّ
                            ِ
                          امئ ادِادبَاِهتاَكربِو ِ ِ ِ للّا ِ ِ ةمحرِوِمسكيَلعِمَلاسلَا
                              َ   َ س س َ َ  ٰ َ  س َ ْ َ َ ْ ْ َ س َّ
                  Çok  Aziz  ve  Çok  Kıymetli,  Müşfik  ve  Fedakâr  Üstad-ı
           A'zam Efendim Hazretleri,
                  Hazineler dolusu mücevherattan daha fazla, hattâ bu fâni dünya
           hayatının  zînetleriyle  ölçülemeyecek  derecede  kıymetdar  Mektubu-
           nuzu, mübarek Ramazan-ı  Şerifin  yirmiüçüncü  günü akşamı, iftardan
           on dakika evvel postadan aldım. Cenab-ı Hak kabul buyursun, iki iftarı
           bir yaptım.
                                           ِ
                                  ِ ۪ بر ِِلضفِنم ِ اَذه  ِ ِ ٰ ٰ  ِدمحْلَا
                                                 ِ للّ ِ
                                   ِّ َ
                                                   س ْ َ
                                       ْ َ ْ
                  Evvelce  yazdığım  uzun  satırların  malayani  ve  boşluğundan,
           fazla meşgul ettiğimden ve gerek bizim ve gerekse mübarek Zekeriya
           Kardeşimizin  kıymetsiz,  değersiz  hediyelerini  me'zuniyetsiz  kabul
           ederek  takdim  etmek  cesaretinde  bulunduğumdan  mütevellid,  aziz
           Üstadımın  adem-i  kabul  ve  hoşnutsuzluğuyla  tekdiratına  maruz
           kalacağımdan korkarak intizarda iken müvezzi iki Mektub verdi. İftar
           vakti  olduğundan  ayakta  zarfı  açtıktan  sonra,  kıymet  takdir
           edemeyeceğim  çok  şirin  ve  cazib  olan  Hatt-ı  Fâzılaneniz,  sanki
           "korkma"  diye  hitabediyormuş  gibi  tebessüm  ederek  gözüme
           ilişince, sürurumdan okuyamadım. Hemen haneme koştum, iftar ile
           okumağa başladım.
                  Sevgili  ve  Müşfik  Üstadım!  Muhyiddin-i  Arabî  Hazretlerinin
           tebşiratı
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50