Page 130 - Resullerimiz Diyor Ki
P. 130
del neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca
canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat gibi sayısız
kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara
dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir. Ama te-
oriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar
canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar verir-
ler. Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sa-
hiptir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi rastgele bir etki an-
cak zarar verir.
Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender ola-
rak meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç
özellik, mutasyonların evrimsel bir gelişme meydana getire-
meyeceğini gösterir. Zaten yüksek derecede özelleşmiş bir
organizmada meydana gelebilecek rastlantısal bir değişim, ya
etkisiz olacaktır ya da zararlı. Bir kol saatinde meydana gele-
cek rasgele bir değişim kol saatini geliştirmeyecektir. Ona
büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz ola-
caktır. Bir deprem bir şehri geliştirmez, ona yıkım getirir. (B.
G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: The Banner Of
Truth Trust, 1988.)
Nitekim bugüne kadar hiçbir yararlı, yani genetik bilgiyi geliş-
tiren mutasyon örneği gözlemlenmedi. Tüm mutasyonların zarar-
lı olduğu görüldü. Anlaşıldı ki, evrim teorisinin "evrim mekaniz-
ması" olarak gösterdiği mutasyonlar, gerçekte canlıları sadece
tahrip eden, sakat bırakan genetik olaylardır. (İnsanlarda mutas-
yonun en sık görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir
mekanizma "evrim mekanizması" olamaz. Doğal seleksiyon ise,
Darwin'in de kabul ettiği gibi, "tek başına hiçbir şey yapamaz." Bu
128