Page 292 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 292
294 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
Mucizül-Beyanın tiryak-misal ilâçlarının Nâşiri olan Risale-i Nur daya-
nabilir ve Onun Metin, Sarsılmaz, Sebatkâr, Hâlis, Sâdık, Fedakâr
Şâkirdleri mukavemet ederler. Öyle ise, her şeyden evvel Onun Dairesine
girmeli; Sadâkatle, tam Metanetle ve ciddî İhlâs ve tam İtimadla Ona
yapışmak lâzım ki; o acib hastalığın te'sirinden kurtulsun.
Said Nursî
* * *
ِ
ِ
هنا ح بس همساب
َ ُ َ
ْ ُ
ْ
Hâfız Ali'nin kendi Üstadı hakkında, benim haddimden pek çok
ziyade isnad ettiği meziyet ve mâsumiyeti, onun mâsum lisaniyle,
hakkımda medih olarak değil, bir nevi Dua olarak tasavvur ediyoruz.
Hem Hâfız Ali'nin, Sav gibi yerler, karyeler ve Isparta bir Medrese-i
Nuriye hükmüne geçmesi ve Risale-i Nur'un Sâdık Şâkirdleri, hârikulâde
olarak günden güne yükselmeleri ve tenevvür etmeleri bizleri, belki
Anadolu'yu, belki Âlem-i İslâm'ı mesrur, müferrah eden bir hakikatlı
haber telâkki ediyoruz. Âhirdeki "Muhbir-i Sâdık'ın haber verdiği gibi,
mânevî Fütuhat yapmak ve zulümatı dağıtmak, zaman ve zemini hemen
hemen gelmektedir." diyen fıkrasına, bütün Ruh u Canımızla Rahmet-i
İlâhiye'den Dua ile Niyaz ediyoruz, temenni ediyoruz. Fakat biz Risale-i
Nur Şâkirdleri ise; Vazifemiz Hizmettir, Vazife-i İlâhiyeye karışma-
mak ve Hizmetimizi Onun Vazifesine bina etmekle bir nevi tecrübe
yapmamakla beraber, kemmiyete değil, Keyfiyete bakmak, hem
çoktanberi sukut-u ahlâka ve hayat-ı dünyeviyeyi, her cihetle Hayat-ı
Uhreviyeye tercih ettirmeye sevkeden dehşetli esbab altında, Risale-i
Nur'un şimdiye kadar Fütuhatı ve zendekanın ve dalâletin savletlerini
kırması ve yüzbinler biçarelerin Îmanlarını kurtarması ve biri yüze ve
bazen bine mukabil yüzer ve binler hakikî Mü’min Talebeleri
yetiştirmesi; Muhbir-i Sâdık'ın İhbarını aynen tasdik etmiş, vukuatla isbat
ِ
etmiş ve ediyor. Ve للّا ء آش نا hiçbir kuvvet Anadolu'nun sînesinden
َ ٰ
ْ َ
ُ
Onu çıkaramaz. Tâ Âhirzamanda, hayatın geniş dairesinin asıl sahibleri,
yani Mehdi ve Şakirdleri, Cenab-ı Hakk'ın İzniyle gelir; o daireyi