Page 288 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 288

290                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


          senin muhabbetin ya zâil olur veyahut dörtte birisine iner. Fakat ben o
          Zât-ı  Mübâreki,  senin  gibi  pek  ciddî  severim,  takdir  ederim.  Çünki:
          Sünnet-i  Seniyye  dairesinde,  Hakikat  Mesleğinde,  Ehl-i  Îmana  hâlis  ve
          te'sirli ve ehemmiyetli bir  Rehberdir. Şahsî makamı görünse, değil geri
          çekilmek,  vazgeçmek,  muhabbette  noksan  olmak;  bil'akis  daha  ziyade
          hürmet ve takdir ile bağlanacağım. Demek ben hakikî bir Ziyaeddin'i, sen
          de hayalî bir Ziyaeddin'i seversin." Benim o Kardeşim, insaflı ve müdak-
          kik bir Âlim olduğu için, benim nokta-i nazarımı kabul edip takdir etti.

              Ey  Risale-i  Nur'un  kıymetli  Talebeleri ve  benden  daha  bahtiyar  ve
          fedâkâr Kardeşlerim! Şahsiyetim itibariyle sizin ziyade hüsn-ü zannınız,
          belki  size  zarar  vermez;  fakat  sizin  gibi  hakikatbîn  Zâtlar;  Vazifeye,
          Hizmete  bakıp,  o  noktada  bakmalısınız.  Perde  açılsa,  benim  baştan
          aşağıya  kadar  kusuratla  âlûde  mahiyetim  görünse,  bana  acıyacaksınız.
          Sizi Kardeşliğimden kaçırmamak için, kusuratımı gizliyorum.

                                                                    Said Nursî

                                            * * *

                                                  ِ
                                                    ِ
                                        هناحبس         همساب
                                       ُ َ َ ْ ُ   ْ

              Bir  hafta  evvelki  Mektubunuza  karşı  hüsn-ü  zannınızı  bir  derece
          cerheden benim cevabımın hikmeti şudur ki :

              Bu zamanda, öyle fevkalâde hâkim cereyanlar var ki, herşeyi kendi
          hesabına aldığı için farazâ hakikî beklenilen ve bir asır sonra gelecek o
          Zât  dahi  bu  zamanda  gelseydi;  harekâtını  o  cereyanlara  kaptırmamak
          için,  siyaset  Âlemindeki  vaziyetten  ferâgat  edecek  ve  hedefini  değiş-
          tirecek diye tahmin ediyorum.

              Hem  üç  mes'ele  var;  biri  Hayat,  biri  Şeriat,  biri  Îman.  Hakikat
          noktasında ve en mühimmi ve en a'zamı, Îman mes'elesidir. Fakat şimdiki
          umumun nazarında ve hâl-i âlem ilcaatında en mühim mes'ele, hayat ve
          Şeriat göründüğünden; o Zât şimdi olsa da, üç mes'elenin birden umum
          rûy-u zeminde vaziyetlerini değiştirmek, nev'-i beşerdeki cârî olan Âde-
          tullah'a muvafık gelmediğinden, her halde en âzam mes'eleyi esas yapıp,
          öteki mes'eleleri esas yapmayacak; tâ ki Îman Hizmeti, safvetini umumun
          nazarında bozmasın ve avâmın
   283   284   285   286   287   288   289   290   291   292   293