Page 354 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 354

356                                                                                      BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


                                                ِ
                            ِ
                   ةينا
                  ِ ِ    ح   م  َّ ْ َ َّ    ا   رل    ت    با   ا    ج  ِ ِ    ةي     و     ل   لا  َّ َ ْ َ ٰ    هٰل ِ ِ ِ   ْ لاا     ت اددو   َّتل ِ ِ ِ ِّ  ُ    ْلا ةق ِ ِ  ا   د    صلا
                                                          ل ةنمضتم
                                                          َ َ َ
                                                                     َ
                                                  َ ُّ َ
                                                                        َّ
                                                                        ِ
                                            ِ
                                                                  ِ
                     ِ ِ
                             ِ ِ
                                                      َ ْ
                            َ َ
                                                               َ ْ
                                                                     َ َ َ
                    َ
               َ       و  ِ ِ   هدابع تاث ا   غتسلاِ ة  ِ ِ  َّ ٰ َّ    لا   ر   ب   نا   ي    تا َ  ا   د    دم  ِ ِ      ل   لا    و ه ِ ِ  َ   و   ق   تا    ُلخ   م  تاوعدل
                                                َ ْ
                               ْ
                                          ِ ِ
                                        ِ
                                                              ِ ِ
                                                      ِ
                       ِ ِ    عون   ص َ ُ  ِ ِ ِ    هد     ل   م   وجول  ةينا   حبسلا     تاساسحلال
                        هتا
                                                               ْ
                                           َّ
                          َ
                                      ُ ُ
                                              َ ْ ُّ
                                                         َ َ ْ
                               ْ
              denilmiştir.

              Sonra,  o  dünya  seyyahı  kendi  Aklına  dedi  ki:  Mâdem  bu  Kâinatın
          mevcudatiyle Mâlikimi ve Hâlikımı arıyorum; elbette herşeyden evvel bu
          mevcudatın en meşhuru, ve a'dâsının tasdikıyle dahi en mükemmeli ve en
          büyük kumandanı ve en namdar Hâkimi ve sözce en yükseği ve akılca en
          parlağı ve ondört asrı Fazileti ile ve Kur'ân'ı ile ışıklandıran Muhammed-i
          Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ı ziyaret etmek ve aradığımı ondan sormak
          için  Asr-ı  Saadete  beraber  gitmeliyiz  diyerek,  Akliyle  beraber  o  Asra
          girdi, gördü ki:

              O  Asır,  hakikaten,  O  Zât  (A.S.M.)  ile  bir  Saadet-i  Beşeriye  Asrı
          olmuş. Çünki en bedevî, en Ümmî bir kavmi, getirdiği Nur vasıtasiyle,
          kısa bir zamanda dünyaya Üstad ve Hâkim eylemiş.

              Hem kendi Aklına dedi: Biz en evvel, bu fevkalâde Zâtın (A.S.M.)
          bir derece Kıymetini ve Sözlerinin Hakkaniyetini ve İhbaratının doğrulu-
          ğunu  bilmeliyiz.  Sonra  Hâlikımızı  Ondan  sormalıyız,  diyerek  taharriye
          başladı. Bulduğu hadsiz kat'î delillerden, burada, yalnız "Dokuz külliyeti"
          ne birer kısa işaret edilecek.

              Birincisi:  Bu  Zâtta  (A.S.M.),  hattâ  düşmanlarının  tasdikiyle  dahi,
          bütün güzel huyların ve hasletlerin bulunması; ve

                      مر للّا ن ِ    و     كٰل   تيم   ر  ْ َ ْ َ  ِ      ذا    تي   مر  امو    ۞      رم َ َ    ا   قْل   قنا    و
                     ٰ
                                                                َّ َ
                                                                      َ ْ
                                             َ
                       َ َ ٰ َّ
                                    َ َ
                                                َ َ ْ
                                                          ُ
                                                    َ َ

              Âyetlerinin  sarahatıyla,  bir  Parmağının  işaretiyle  kamer  iki  parça
          olması ve bir Avucu ile a'dasının ordusuna attığı az bir toprak, umum o
          ordunun gözlerine girmesiyle kaçmaları ve susuz kalmış kendi ordusuna,
          beş Parmağından Kevser gibi akan suyu kifayet
   349   350   351   352   353   354   355   356   357   358   359