Page 361 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 361

KASTAMONU   HAYATI                                                                                                   363


               Bu seyyah, bu zamanda bulunduğu münasebetiyle, en evvel mânevî
           İ’caz-ı Kur'âniyenin Lem'aları olan Risale-i Nur'a baktı ve Onun yüzotuz
           Risaleleri, Âyât-ı Fürkaniye'nin Nükteleri ve Işıkları ve esaslı Tefsirleri
           olduğunu gördü. Ve Risale-i Nur, bu kadar muannid ve mülhid bir asırda,
           her  tarafa  Hakaik-ı  Kur'âniyeyi  Mücahidane  neşrettiği  halde,  karşısına
           kimse çıkamadığından isbat eder ki, Onun Üstadı ve Menbaı ve Mercii ve
           Güneşi  olan  Kur'ân,  Semavîdir,  beşer  kelâmı  değildir.  Hattâ,  Resâil-in-
           Nur'un  yüzer  hüccetlerinden  birtek  Hüccet-i  Kur'âniyesi  olan  Yirmi-
           beşinci  Söz  ile  Ondokuzuncu  Mektub'un  âhiri,  Kur'ân'ın  kırk  vecihle
           Mu'cize  olduğunu  öyle  isbat  etmiş  ki;  kim  görmüş  ise,  değil  tenkid  ve
           itiraz etmek, belki isbatlarına hayran olmuş; takdir ederek çok sena etmiş.
           Kur'ân'ın  Vech-i  İ’cazını  ve  Hak  Kelâmullah  olduğunu  isbat  etmek
           cihetini  Risalet-in  Nur'a  havale  ederek;  yalnız,  bir  kısa  işaretle,  büyük-
           lüğünü gösteren birkaç Noktaya dikkat etti.

               Birinci Nokta: Nasılki Kur'ân, bütün Mu'cizatiyle ve Hakkaniyetine
           Delil olan bütün Hakaikıyle,  Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın bir
           Mu'cizesidir;  öyle  de,  Muhammed  Aleyhissalâtü  Vesselâm  da,  bütün
           Mu'cizatıyla ve Delâil-i Nübüvvetiyle ve Kemalât-ı İlmiyesiyle, Kur'an'ın
           bir Mu'cizesidir ve Kur'ân, Kelâmullah olduğuna bir Hüccet-i Kâtıasıdır.

               İkinci  Nokta:  Kur'ân,  bu  dünyada,  öyle  Nuranî  ve  Saadetli  ve
           Hakikatli bir surette bir tebdil-i hayat-ı içtimaiye ile beraber, İnsanların;
           hem  nefislerinde,  hem  Kalblerinde,  hem  Ruhlarında,  hem  Akıllarında,
           hem  hayat-ı  şahsiyelerinde,  hem  hayat-ı  içtimaiyelerinde,  hem  hayat-ı
           siyasiyelerinde öyle bir inkılâb yapmış ve idame etmiş ve idare etmiş ki;
           ondört asır müddetinde, her dakikada, altıbin altıyüz altmışaltı Âyetleri,
           Kemal-i İhtiramla, hiç olmazsa, yüz milyondan ziyade İnsanların dilleriy-
           le  okunuyor.  Ve  İnsanları  Terbiye  ve  nefislerini  Tezkiye  ve  Kalblerini
           Tasfiye ediyor. Ruhlara İnkişaf ve Terakki ve Akıllara İstikamet ve Nur
           ve Hayata Hayat ve Saadet veriyor; elbette böyle bir Kitabın misli yoktur,
           Hârikadır, Fevkalâdedir, Mu'cizedir.

               Üçüncü Nokta: Kur'ân, o asırdan tâ şimdiye kadar öyle bir Belâgat
           göstermiş  ki;  Kâbe'nin  duvarında  altın  ile  yazılan  en  meşhur  ediblerin
           "Muallâkat - ı  Seb'a"    nâmıyla    şöhretşiar    kasidelerini    o    dereceye
   356   357   358   359   360   361   362   363   364   365   366