Page 501 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 501

EMİRDAĞ   HAYATI                                                                                                          503


           büyük  bir  Hizmet-i  Nuriye  beklerken,  bilâkis  üç  cihetle  Nura  zarar
           geldiğini hissettim ve gördüm. Acaba neden bu zarar olmuş diye düşü-
           nürken,  iki  üç  gün  sonra  haber  aldım  ki,  Sabri,  mânasız  ve  lüzumsuz
           seninle  münakaşa  etmiş;  sen  de  hiddete  gelmişsin.  Eyvah!  dedim.  "Yâ
           Rab! Erzurum'dan imdadıma yetişen bu iki Zatın münakaşasını musalâ-
           haya  tebdil  et"  diye  Dua  ettim.  Risale-i  Nur'un  İhlâs  Lem'alarında
           denildiği  gibi;  şimdi  Ehl-i  Îman,  değil  Müslüman  Kardeşleriyle  belki
           hıristiyanın dindar ruhânîleriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilâf mes'ele-
           leri nazara almamak, niza etmemek gerektir. Çünki küfr-ü mutlak hücum
           ediyor. Senin Hamiyet-i Diniyen ve Tecrübe-i İlmiyen ve Nurlara karşı
           alâkan sebebiyle, senden rica ediyorum ki; Sabri ile geçen macerayı unut-
           mağa  çalış;  ve  onu  da  afvet  ve  Helâl  et.  Çünki;  o  kendi  kafasiyle
           konuşmamış; eskidenberi Hocalardan işittiği şeyleri lüzumsuz münakaşa
           ile söylemiş.

               Bilirsin ki, büyük bir Hasene ve İyilik, çok günahlara Keffaret olur.
           Evet, o hemşehrimiz Sabri, hakikaten Nura ve Nur vasıtasiyle Îmana öyle
           bir Hizmet eylemiş ki, bin hatâsını afvettirir. Sizin âlîcenablığınızdan, o
           Nur  Hizmetleri  hâtırı  için,  dost  bir  hemşehri  ve  Nur  Hizmetinde  bir
           arkadaş  nazariyle  bakmalısınız.  Sahabelerin  bir  kısmı,  o  harblerde,
           Adalet-i İzafiye ve Nisbiye ve Ruhsat-ı Şer'iyyeyi düşünüp, tâbi olarak,
           Hazret-i Alinin (R.A.) tâkib ettiği Adalet-i Hakikiye ve Azimet-i Şer'iyye
           ile  beraber;  zâhidâne,  müstağniyane,  muktesidane  mesleğini  terkedip,
           muhalif  tarafa  bu  İctihad  neticesinde  girdiklerini;  hattâ,  İmam-ı  Alinin
           (R.A.)  Kardeşi  Ukayl  ve  Habr-ül-Ümme  unvanını  alan  Abdullah  İbn-i
           Abbas  dahi,  bir  vakit  muhalif  tarafında  bulunduklarından,  hakikî  Ehl-i
                                                          ِ
                                  ِ
                                      ِ
           Sünnet Vel-Cemaat,    ِتفْلا باو   بَا   ُّدس  ِ  َ      عي   ة   ر   َّشل ا   ِن   س اح  ْ َ َ  ِ   م   ن      م   bir Düstur-u
                                َ
                                          ْ َ
                                              َ
                                            ِ
           Esasiye-i Şer'iyyeye binaen    نت  نسْل    ر   َا  ُ  ِ   هَطنْل   ف اني ِ  ْ َ       َا   ي   د    للّا  َّ َ    َط   ه   ر      diyerek o
                                       ا
                                          َ َ َ
                                                     َ َ
                                                              ُ ٰ
                                                   ُ
                                                 ِّ
           fitnelerin kapısını açmayı ve bahsetmeyi caiz görmüyorlar. Çünki, itiraza
           müstehak  bir  kaç  tane  varsa,  tarafgirlik  damariyle  büyük  Sahabelere,
           hattâ muhalif tarafında bulunan Âl-i Beyt'in bir kısmına ve Talha (R.A.)
           ve Zübeyr (R.A.) gibi Aşere-i Mübeşşere'den büyük Zatlara itiraza başlar,
           zem ve adavet meyli uyanır diye, Ehl-i
   496   497   498   499   500   501   502   503   504   505   506