Page 53 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 53
İLK HAYATI 55
Hürriyeti sû-i tefsir etmemek ve meşrutiyeti meşrutiyet-i meşrûa
olarak kabul etmek lâzım geldiğini ileri sürerek bu hususta dinî
gazetelerde makaleler neşrediyor ve hitabelerde bulunuyordu. Bu makale
ve hitabeleri, emsalsiz denecek kadar beliğ ve mukni idi. Ehl-i İlim ve
ehl-i siyaset, Said Nursî'nin bu Yazılarından ve Derslerinden çok istifade
etmişlerdir. O zamandaki intibah-ı millîyi, Anadolu ve Asya'nın Saadet-i
dünyeviyesinin fecr-i sâdıkı olarak müjde veriyor, fakat elden kaçmaması
için Evâmir-i Şer'iyyeyi çabuk imtisal etmenin zarurî olduğunu ileri
sürüyordu. "Eğer meşrutiyeti Hürriyet-i Şer'iyye ile kabul etmezsek ve
öyle tatbik edilmezse, elimizden kaçacak, müstebid bir idareye yerini
terkedecek" diye ihtar ediyordu. O nutuk ve makalelerden nümune olarak
cüz'î bir kısmını buraya dercediyoruz:
Bediüzzaman Said Nursî'nin ilân-ı hürriyetin üçüncü gününde
irticalen söylediği ve sonra Selânik'te Hürriyet Meydanında tekrar
ettiği ve o zamanın gazetelerinin neşrettikleri Nutkunun suretidir.
Hürriyete Hitab
Ey Hürriyet-i Şer'î! Öyle müthiş ve fakat güzel ve müjdeli bir sada
ile çağırıyorsun ki, benim gibi bir bedeviyi tabakat-ı gaflet altında
yatmışken uyandırıyorsun. Sen olmasaydın, ben ve umum millet, zindan-ı
esarette kalacaktık. Seni Ömr-ü Ebedî ile tebşir ediyorum. Eğer
Aynülhayat-ı Şeriatı menba-ı hayat yapsan ve o Cennette neşv ü nema
bulsan; bu millet-i mazlûmenin de eski zamana nisbeten bir derece
terakki edeceğini müjde veriyorum. Eğer hakkiyle seni rehber etse ve
ağraz-ı şahsî ve fikr-i intikam ile sizi lekedar etmezse...
Yâ Rab! Ne Saadetli bir Kıyamet ve ne güzel bir Haşir ki,
تومْلا دعب ثعبْلاو Hakikatinin küçük bir misalini bu zaman bize tasvir
َ ْ َ ُ ْ َ َ
ْ ْ َ
ediyor. Şöyle ki:
Asya'nın ve Rumeli'nin köşelerinde medfun olan medeniyet-i kadîme
hayata başlamış ; menfaatini mazarrat - ı umumiyede arayan