Page 49 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 49

İLK  HAYATI                                                                                                                         51


           hususlara  dikkat  ederdi.  Van'daki  ikameti  esnasında,  Alem-i  İslâmın
           vaziyetini  bir  derece  öğrenmiş  bulunuyordu.  Bir  gün  Tahir  Paşa  bir
           gazetede şu müthiş haberi ona göstermişti. Haber şu idi:

               İngiliz  meclis-i  meb'usanında  müstemlekât  nâzırı,  elinde  Kur'an-ı
           Kerîmi göstererek söylediği bir nutukta:

              Bu Kur'ân, İslâmların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız.
           Ne  yapıp  yapmalıyız,  bu  Kur'ânı  onların  elinden  kaldırmalıyız;  yahut
           Müslümanları Kur'ândan soğutmalıyız, diye hitabede bulunmuş.

              İşte  bu  müthiş  haber,  onda  târifin  fevkinde  bir  Tesir  uyandırmıştı.
           İstidadı  şimşek  gibi  alevli,  duyguları  ve  bütün  letâifi  uyanık  ve  İlim,
           İrfan,  İhlâs,  Cesaret  ve  Şecaat  gibi  hârika  İnayet  ve  Seciyelere  mazhar
           olan  Bediüzzamanın,  bu  havadis  üzerine:  "Kur'ânın  sönmez  ve
           söndürülmez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya isbat
           edeceğim ve göstereceğim!" diye kuvvetli bir Niyet Ruhunda uyanır ve
           bu Saikle çalışır. (Hâşiye).

                  ------------------

               (Hâşiye):  Said Nursî, altmış beş sene evvel  Van'da Vali Tahir Paşanın yanında iken
           okuduğu  bir  gazetede,  ingiliz  müstemlekât  nazırının  ingiliz  meclis-i  mebusanında  elinde
           Kur'anı  göstererek:  "Bu  Kur'an,  Müslümanların  elinde  kaldıkça  biz  onlara  hakikî  hâkim
           olamayız.  Ya  Kur'anı  ortadan  kaldırmalıyız,  veya  onları  Kur'andan  soğutmalıyız"  sözü
           üzerine, Ruhunda bir Feveran ve nihayetsiz bir gayret uyanır. Kur'anın bir Mu'cize olduğunu
           isbat  ederek  her  tarafa  neşretmek  ve  kâfirleri  tam  susturmak  ister;  buna  kat'î  karar  verir.
           Van'da bulunduğu onbeş sene müddet içerisinde hıfzına aldığı seksenden ziyade Kitabı ezbere
           devrettiği gibi, Alem-i İslâmın hâl-i hazırda durumu hakkında da gerekli her türlü malûmatı
           elde eder.

               Nazirsiz bir Allâme olan Bediüzzaman, daha genç yaşında görünen müstesna Zekâ ve
           İlminden de anlaşıldığı gibi, sair emsâlleri fevkinde kendisine ayrıca Hikmet-i Kur'aniye talim
           edilmişti.  Kendisi,  asr-ı  hâzırın  ihtiyacını  karşılayacak,  zamanın  ilmî  ve  edebî  seviyesinin
           fevkinde  bütün  dünyaya  Kur'anın  Mu'cize  olduğunu  isbat  ve  herkesi  ikna  edebilecek  bir
           kabiliyet, Metanet, Emel ve Fedakârlık taşıyordu.

               Bir  buğday  tanesi  kadar  çam  çekirdeğinden  dağ  gibi  bir  ağacın  zuhuru,  Kudret-i
           İlâhiyeyi açıkça gösterdiği gibi; maddî hiçbir kuvvete sahip olmayan, bilakis mazlum ve bir
           nevi  elleri kolları  bağlı bir vaziyette Bediüzzamanın çekirdek -  misâl  hayatı ve  Hizmetiyle
           tarihin en dehşetli bir devrinde hem Anadolu, hem Âlem-i İslâm, hem dünyanın ekserisine de
           maddeten te'sir edecek ve zihniyetlerini değiştirecek manevî küllî ve cihanşümûl bir İnkişâfın
           zuhuru; aynen bir Kudret-i Mutlaka
   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54