Page 75 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 75

İLK  HAYATI                                                                                                                         77


           Kalbler hazin, Vicdanlar müteessir ve me'yus; bidayet-i halde me'murlar
           şemâtetli,  nöbetçiler  müz'iç  olmakla  beraber;  Vicdanım  beni  tâzib
           etmediği için, o hâl bana eğlence gibi idi. Musibetlerin tenevvüü mûsi-
           kinin  nağmelerinin  tenevvüü  gibi  bana  geliyordu.  Hem  de,  geçen  sene
           tımarhanede  tahsil  ettiğim  Dersi,  şimdi  bu  mektebde  itmam  ettim.
           Musibet  zamanının  uzunluğundan,  uzun  Dersler  gördüm.  Dünyanın
           Ruhanî lezzeti olan Hüzn-ü Mâsumane ve Mazlumâneden: "Zaife Şefkat
           ve gadre şiddet-i nefret" Dersini aldım.

               Ümidim kavidir ki, çok mâsumların Kalblerinden Hararet-i Hüzün ile
           tebahhur  eden  "Ây",  "Vay"  ve  "Ah"  lar  Rahmetli  bir  bulut  teşkil
           edecektir.  Ve  Âlem-i  İslâmdaki  yeni  yeni  İslâm  Devletlerinin  teşek-
           külleriyle o Rahmetli bulut teşekküle başlamıştır.

               Eğer  medeniyet,  böyle  haysiyet  kırıcı  tecavüzlere  ve  nifak  verici
           iftiralara ve insafsızcasına intikam Fikirlerine ve şeytancasına mugalâta-
           lara ve diyanette lâubalicesine hareketlere müsaid bir zemin ise, herkes
           şahid  olsun  ki;  o  "Saadet-Saray-ı  Medeniyet"  tesmiye  olunan  böyle
           mahall-i  ağrâza  bedel;  Vilâyât-ı  Şarkiyenin,  hürriyet-i  mutlakanın
           meydanı olan yüksek dağlarındaki bedeviyet ve vahşet çadırlarını tercih
           ediyorum.  Zira  bu  mimsiz  medeniyette  görmediğim  Hürriyet-i Fikir  ve
           Serbesti-i Kelâm ve Hüsn-ü Niyet ve Selâmet-i Kalb, Şarkî Anadolunun
           dağlarında tam mânasiyle hükümfermâdır.

               Bildiğime göre, edibler edebli olurlar. Edebsiz bazı gazeteleri, nâşir-i
           ağrâz  görüyorum.  Eğer  edeb  böyle  ise  ve  efkâr-ı  umumiye  böyle
           karmakarışık olsa, şahid olunuz ki, böyle edebiyattan vazgeçdim; bunda
           da  dahil  değilim.  Vatanımın  yüksek  dağlarında,  yâni  Bâşid  başındaki
           ecram ve Elvâh-ı Âlemi, gazetelere bedel mütalâa edeceğim.

                       Muarradır Feza-yı Feyzimiz şeyn-i temennadan;
                       Bize dâd-ı Ezeldir, zîrden bâlâdan istiğna.
                       Çekildik neşve-i ümidden, tûl-ü emellerden;
                       Öyle mecnunuz ki, ettik vuslat-ı leylâdan istiğna!..

               Tenbih: Medeniyetten istifam, sizi düşündürecek. Evet böyle istibdat
           ve  sefahete  ve  zilletle  memzuç  medeniyete  bedeviyeti  tercih  ediyorum.
           Bu  medeniyet;  eşhası,  fakir  ve  sefih  ve  ahlâksız  eder.  Fakat  hakiki
           medeniyet;    Nev - i  İnsanın    Terakki    ve    Tekemmülüne,
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80