Page 78 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 78

80                                                                                        BEDİÜZZAMAN   SAİD   NURSİ


              sual-cevap halinde, "Münâzarat" isimli bir Kitab neşretmiştir.

              Bediüzzamanın  bir  tarafdan  ehl-i  siyasetle,  diğer  taraftan  halk
          tabakası ve aşiretlerle muhaveresi, şüphesiz ki gayet merakâverdir. Bütün
          bunlarda;  bu  Zatın  yegâne  azim  ve  gayesinin  İslâmiyet  Nurunun  ve
          Kur'an  Hakikatlarının  dünyaya  yayılması  olduğu  ve  kendisinin  de  bir
          Dellâl-ı Kur'an Vazifesini bütün hayatında ifa ettiği görülmektedir.

                       Bediüzzamanın, Şarkdaki aşâirle muhavere ve
                               münazaralarından bir kaç misâl

              Sual: Dine zarar olmasın, ne olursa olsun?

              Elcevab:  İslâmiyet,  Güneş  gibidir,  üflemekle  sönmez;  gündüz
          gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece
          yapar.

              Hem  de,  mağlûb  bîçare  bir  reise,  yahut  müdahin  me'murlara,  ve
          yahut  mantıksız  bir  kısım  zabitlere  itimad  edilirse  ve  Dinin  Himayesi
          onlara  bırakılırsa  mı  daha  iyidir,  yoksa  efkâr-ı  âmme-i  milletin  arka-
          sındaki  Hissiyat-ı  İslâmiyenin  mâdeni  olan  ve  herkesin  Kalbindeki
          Şefkat-i  İmaniye  olan  Envâr-ı  İlâhînin  Lemeatının  İçtimalarından  ve
          Hamiyet-i  İslâmiyenin  şerârât-ı  neyyiranesinin  imtizacından  hasıl  olan
          Amud-u  Nuranînin  ve  o  seyf-i  elmasın  hamiyetine  bırakılırsa  mı  daha
          iyidir? Siz muhakeme ediniz!

              Evet  şu  Amud-u  Nuranî;  Dinin  Himayetini;  Şehametinin  başına,
          murakabesinin  gözüne,  Hamiyetinin  omuzuna  alacaktır.  Görüyorsunuz
          ki:  Lemeat-ı  müteferrika,  tele'lüe  başlamış,  yavaş  yavaş  incizab  ile
          imtizaç  edecektir.  Fenn-i  hikmette  takarrur  etmiştir  ki:  Hiss-i  Dinî,
          bâhusus Din-i Hakk-ı Fıtrînin sözü daha nâfiz, Hükmü daha  âlî, Te'siri
          daha şediddir.

              Evet, evet.. eğer sivrisinek tantanasını kesse, bal arısı demdemesini
          bozsa; sizin şevkiniz hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz. Zira, Kâinatı
          nağamatiyle raksa getiren ve Hakaikın Esrarını ihtizaza veren Mûsika-i
          İlâhiyye hiç durmuyor, mütemadiyen güm güm eder. Padişahlar Padişahı
          olan Sultan-ı Ezelî, Kur'an denilen Mûsika-i İlâhiyyesiyle umum Âlemi
          doldurarak,  Kubbe-i  Âsumanda  şiddetli  ses  getirmekle  Sadef-i  Kehf
          misâl  olan  Ulema  ve  Meşâyih  ve  Hutebânın  dimağ,  Kalb  ve  femlerine
          vurarak, aks-i sadâsı onların lisanlarından
   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83