Page 82 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 82
84 BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
akliye ile ve bürhan-ı kat'î ile Daire-i İslâmiyete dahil olmuşlar ve
olmaktadırlar. Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve
İstikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dahil olacaklardır.
Hem de tarih bize bildiriyor ki: Ehl-i İslâmın temeddünü, Hakikat-ı
İslâmiyete ittibaları nisbetindedir. Başkalarının temeddünü ise, Dinleriyle
mâkûsen mütenâsibdir. Hem de Hakikat bize bildiriyor ki; mütenebbih
olan beşer, dinsiz olamaz. Lâsiyyema; uyanmış, İnsaniyeti tatmış,
müstakbele ve Ebede namzed olmuş adam, dinsiz yaşayamaz. Zira
uyanmış bir beşer, Kâinatın tehacümüne karşı istinad edecek ve gayr-ı
mahdut âmâline (emellerine) neşv ü nema verecek ve istimdadgâhı
olacak noktayı, yani Din-i Hak olan Dâne-i Hakikatı elde etmezse,
yaşamaz!.. Bu Sırdandır ki; herkesde Din-i Hakkı bulmak için bir meyl-i
taharri uyanmıştır. Demek, istikbalde nev-i beşerin Din-i Fıtrîsi İslâmiyet
olacağına beraat-ül-istihlâl vardır.
Ey insafsızlar! Umum Âlemi yutacak, birleştirecek, besleyecek,
ziyalandıracak bir istidatta olan Hakikat-ı İslâmiyeti nasıl dar buldunuz
ki; fukaraya ve mutaassıp bir kısım Hocalara tahsis edip, İslâmiyetin yarı
ehlini dışarıya atmak istiyorsunuz! Hem de umum Kemalâtı câmi' ve
bütün nev-i beşerin Hissiyat-ı Âliyesini besliyecek mevaddı muhit olan o
Kasr-ı Nuranî-yi İslâmiyeti ne cür'etle matem tutmuş bir siyah çadır gibi,
bir kısım fukaraya ve bedevîlere ve mürtecilere has olduğunu tahayyül
ediyorsunuz! Evet, herkes âyinesinin müşahedatına tâbidir. Demek sizin
siyah ve yalancı âyineniz, size öyle göstermiştir.
S- İfrat ediyorsun, hayâli Hakikat görüyorsun, bizi de teçhil ile tahkir
ediyorsun. Zaman Âhir Zamandır, gittikçe daha fenalaşacak?..
C- Neden dünya herkese terakki dünyası olsun da, yalnız bizim için
tedenni dünyası olsun! Öyle mi? İşte ben de sizinle konuşmıyacağım, şu
tarafa dönüyorum. Müstakbeldeki İnsanlarla konuşacağım.
Ey üçyüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve
sâkitane Nurun Sözünü dinliyen ve bir nazar-ı hafî-yi gaybî ile bizi
temaşa eden Saidler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yusuflar,
Ahmedler vesaireler! Sizlere hitab ediyorum. Başlarınızı kaldırınız,