Page 79 - Risale-i Nur - Tarihçe-i Hayat
P. 79

İLK  HAYATI                                                                                                                         81


           çıkıp  seyr  ü  seyelân  ederek  çeşid  çeşid  sadâlarla  dünyayı  güm  güm  ile
           ihtizaza getiren o sadânın tecessüm ve intibaiyle umum Kütüb-ü İslâmi-
           yeyi bir tanbur ve kanunun bir teli ve bir şeridi hükmüne getiren ve herbir
           tel  bir  nev'i  ile  onu  ilân  eden,  o  Sada-yı  Semavî  ve  Ruhanîyi  Kalbin
           kulağı ile işitmiyen veya dinlemiyen, acaba o Sadâya nisbeten sivrisinek
           gibi  bir  emîrin  demdemelerini  ve  karasinekler  gibi  bir  hükûmetin
           adamlarının vızvızlarını işitecek midir?

               .........................................................................................

               S-  Hürriyeti  bize  çok  fena  tefsir  etmişler.  Hattâ,  âdeta;  Hürriyette,
           İnsan her ne sefahet ve rezalet işlerse, başkasına zarar etmemek şartiyle
           birşey denilmez, diye bize anlatmışlar. Acaba böyle midir?

               C-  Öyleler,  Hürriyeti  değil,  belki  sefahet  ve  rezaletlerini  ilân
           ediyorlar  ve  çocuk  bahanesi  gibi  hezeyan  ediyorlar.  Zira;  nâzenin
           Hürriyet,  Âdab-ı  Şeriatla  müteeddibe  ve  mütezeyyine  olmak  lâzımdır.
           Yoksa,  sefahet  ve  rezaletteki  hürriyet,  hürriyet  değildir;  belki  hayvan-
           lıkdır,  şeytanın  istibdadıdır,  nefs-i  emmareye  esir  olmakdır  Hürriyet-i
           Umumî  efradın  zerrat-ı  hürriyatının  muhassalıdır.  Hürriyetin  şe'ni  odur
           ki; ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın.

               Fakat,  ey  göçerler!  Sizde  olan  yarı  hürriyettir,  diğer  yarısı  da  baş-
           kasının hürriyetini bozmamaktır. Hem de kût-u lâyemut ve vahşetle âlûde
           olan  hürriyet,  sizin  dağ  komşularınız  olan  hayvanlarda  da  bulunuyor.
           Vâkıa,  şu  bîçare  vahşi  hayvanların  bir  lezzeti  ve  tesellisi  varsa,  o  da
           hürriyetleridir.  Lâkin;  güneş  gibi  parlak,  Ruhun  mâşukası  ve  Cevher-i
           İnsaniyetin  küfvü  o  Hürriyettir  ki,  Saadet  Saray-ı  Medeniyette  oturmuş
           ve Mârifet ve Fazilet ve İslâmiyet Terbiyesiyle ve hulleleriyle mütezey-
           yine olan Hürriyettir.
               …………………………………………………….

               S- Nasıl Hürriyet İmanın hassasıdır?

               C-  Zira,  Rabıta-i  İman  ile  Sultan-ı  Kâinata  Hizmetkâr  olan  adam,
           başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istib-
           dadı altına girmeye o adamın İzzet ve Şehamet-i İmaniyesi bırakmadığı
           gibi,  başkasının  hürriyet  ve  hukukuna  tecavüz  etmeyi  dahi  o  adamın
           Şefkat-i İmaniyesi bırakmaz!

               Evet,  bir padişahın  doğru  bir  hizmetkârı,  bir  çobanın  tahakkümüne
           tezellül   etmez.  Bir  bîçareye  tahakküme   dahi  o   Hizmetkâr   tenezzül
   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84