Page 52 - 7. Sayı Ekim-Kasım 2021
P. 52
TAŞIN AĞIRLIĞI
Emre Albayrak
İkiz kardeşini bodruma kilitlemek yıllarca babasının heybetli gövdesini
zorunda kaldığından beri yayarak oturduğu berjere kalın
kâbuslarla boğuşuyor Celal. Bilal’i iplerle bağlıyor kardeşini CelaL.
kilitlemesinden kısa bir süre sonra Ağzının kenarından akan salyasını
başlayan bu kâbuslarda nehre seyrediyor.
düşüyor, ışık kırılmalarının yansıttığı
saçaklı yosunların ayin dansının
ortasında bir taş gibi batıyor, yine
taşlarla dolu nehrin dibinde bir
külçe gibi yatıyorken; nefes nefese,
sırılsıklam bir sabaha uyanıyor.
İsteyerek mi kilitledim sanki?
Kendine zarar verecekti yarım akıllı.
Gece boyu inlemelerini dinlemek
zorunda olan kim? Sesi beynimi
delip geçiyor. Uyku haram ondan
sonra. Uyusam da ne kâr? Hep
aynı kara rüya. Yosunlu nehrin
dibi. Dışarı çık Celal, dışarı çık. Al
kazmayı eline. Alıyor verandadaki
kazmayı eline. Vur toprağa.Vuruyor
toprağa Celal. Taş. Taşa vuruyor
kazmayı. Toprağın altı bile taş. Her
yer taş bu çiftlikte!
Günde iki kez yemeğini, suyunu Kardeşinin boş gözlerle kendisine
veriyor, bağlarını çözüp lazımlığa bakışını. İşlemeli bir mendille
oturtuyor kardeşini. Geceleri siliyor salyayı. Salyaların sonunun
dünyayı inleten Bilal’in bu esnada hiç gelmeyeceğini, diğer salyaya
sesi çıkmıyor. Bilal işini gördükten yetişemeyeceğini bilerek.
sonra yine bodrum katına attığı,
Buluntu Kutusu 52