Page 54 - 7. Sayı Ekim-Kasım 2021
P. 54

asla geri gelmeyeceğinin, kardeşinin                tutuyor Celal. Hayır Bilal olmalı o.

         inlemelerinin azalmayacağının                       İkizi ne de olsa, hisseder çektiği her
         bilinciyle; yine de inatla…                         acıyı, kendi yaşamış gibi.


         Elinde dumanı tüten çay bardağıyla                  Hissediyor Bilal’in inlemelerindeki
         verandaya çıkıyor Celal. Çiftliğe                   anlamı. Nehirde bir taş gibi batışının

         göz gezdiriyor. Toprağa bakıyor.                    gizemiyle yüzleşiyor Celal. İki
         Bereketsiz toprağa. Rüzgârda                        yusufçuk nehre doğru kaçışıyor.

         salınan arsız yabani otlara. Çitlere                Bodruma gidiyor. Açıyor kilidi.
         dizilen kargaların kendinden emin                   Gıcırdayan basamaklara dökmüyor

         tavırlarını, nehirle dans eden sabah                içini, gerek görmüyor. Çözüyor
         güneşinin pırıltılarını seyrediyor.                 kardeşinin düğümlerini. İpleri

         Bir arı vızıldıyor kulağında, bir anı               eline veriyor. Birlikte verandaya
         vızıldıyor. Fotoğraftaki çocuğun kim                çıkıyorlar. Celal, Bilal’in yüzüne

         olduğunu anımsamaya çalışıyor.                      bakıyor. Aynaya bakar gibi bakıyor.
         Ben olmalıyım, diyor kendi kendine.                 Yetişemediği salyaya takılıyor gözü.

         Belki bir film gibi değil, ama bir                  Bilal gözlerini kapatıp, derin bir
         albümdeki arka arkaya gösterilen                    nefes çekiyor içine. İki yusufçuk

         fotoğraflar gibi hatırlıyorum                       nehre doğru kaçışıyor. Çiftliğe
         babamla uçurtma uçurduğumuz o                       göz gezdiriyor. Toprağa bakıyor.

         günü. Ceza aldığı için odasından                    Bereketsiz toprağa. Rüzgârda
         çıkamayan, fotoğraf karesine                        salınan arsız yabani otlara. Çitlere

         giremeyen Bilal olmalı, ben değil.                  dizilen kargaların kendinden emin
         Yoksa nasıl hatırlardı uçurtmanın,                  tavırlarını, nehirle dans eden sabah

         babasının gözlerine benzeyen                        güneşinin pırıltılarını seyrediyor.
         lacivertini, nasıl duyumsardı                       Bir arı vızıldıyor kulağında, bir anı

         yüzünde gezinen ellerinin tütün                     vızıldıyor. Nehre doğru bakıyor Bilal.
         kokusunu. O fotoğraftaki tek                        Elindeki ipleri Celal’e uzatıyor.

         çocuk benim, hatırlar gibiyim.
         Bilemedi Bilal karınca yuvasını ateşe

         verdiğinde, rüzgârın yazgısına yön
         verebileceğini, hırçınlaşan atların

         kişnemeleriydi yüzünde patlayan
         tokatların izleri. Sızlayan yanaklarını











         Buluntu Kutusu                                    54
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59