Page 59 - 7. Sayı Ekim-Kasım 2021
P. 59

BÖĞÜRMEK


 Nurdan Şallı







                                                                O sırada gözüme çarpan pembe

                                                                çiçekleri, minimini kertenkeleleri
                                                                kadrajıma alıyordum. Bakışları

                                                                merakla boynumdaki fotoğraf
                                                                makinesine kenetlendi.


                                                                “Hep çiçeği böceği çekiyon, az da
                                                                beni çek.”


                                                                “Çekerim tabii. Poz ver bakayım.”

                                                                Sığırların yanına geçti. Elindeki uzun

                                                                tahtayı yere fırlattı. Kara saçlarını
                                                                çimenlere doğru savurdu. Tebessüm

                                                                etti. Makinenin lensi yerine
                                                                gözlerimin içine baktı.

              Sabah olduğunda fotoğraf çekmek                   “Nasıııl, güzel çıkmış mıyım?”

             için dışarı çıktım. Dilek birden
             karşımda beliriverdi.                              “Hem de çok güzel. Gel bak.”


             “Sen nereye böyle abla?”                           Kendini ekranda görünce yüzü
                                                                elma şekerine döndü. Gizlediği
             “Şuralarda biraz dolaşıp geleceğim.”               eğri büğrü dişlerini ortaya çıkardı.


             Güneş altında durmaktan yüzü                       Elindeki sopayla söz dinlemeyen
             kömüre dönmüş. Tırnakları                          arsız danaların sırtını dürttü. Ben de

             parmağının içinde kaybolmuş.                       uzun uzun yürüdüm. Kuş cıvıltıları
             Sıkıntıdan yemiş besbelli.                         her yanı kaplamış, tertemiz nefes
                                                                açıcı bir hava. Sanki cennete düştüm.
             “Zeynep uyandı mı? Kumdan pasta                    Derenin şırıltısıyla ilerledim. Büyük
             yapacaktık.”                                       şehirlerde kanalizasyondan patlayan


             “Uyanmadı. Oynarsınız yine.”                       lağım suları eşlik ediyor yollara.
                                                                Burada öyle mi, dereden akan

                                                                suyla elini yüzünü yıkıyor insanlar.





                                                           59                             Buluntu Kutusu
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64