Page 15 - Okul Dergisi Mayıs 2025
P. 15
HOŞ BİR SEDA 15
ya defteri ile kitabını aldım. Açık buralara hemen buğday atayım da dür, babamı görüp de “Senin kıvır-
havada çalışmak iyi geliyordu bu yesin kızcağız. Ne, kızcağız mı? cık kimyadan çuvalladı hocam. De-
nedenle balkonumuza çıktım. Deli Anne dün de bir şeyler söyledin mezdi inşallah, o zaman al sana A
gibi çalışıyordum, nasıl olmuştu da kim bu dostum? Anlat artık ya” dostum. Nereden dilime dolanmıştı
bu problemleri ben yazılıda yapa- Anlatmayacağım dedi ince kaş- şu A dostum. Okula yaklaşınca bir
mamıştım? Şimdi bütün zor soru- larını çatarak, kimyadan bir geç- badem ağacının altında formamı
ları takır takır çözüyordum geçen me, sana bir şey anlatmayacağım üstüme geçiriverdim kimsecikler
yılın ÖSS’de çıkmış sorusunu bile ve seni aç bırakacağım aç! ”….. görmemişti. Okulun kapısından
çözdüm. Bütün formüller beynim- Ama anne neden? Bak karşı kom- utana sıkıla girdim sanki büyük bir
deydi, yarınki sınavdan alnımın şunun kızı Hacer’e, ikmale kaldı suç işlemiştim, kamburum çıkmıştı
akıyla çıkmalıydım. Babaannemin mı hiç? Of! Bıkmıştım şu kom- hapishaneye giden mahkumlar gibi
dediği gibi Allah çalışana yardım şumuzun kızı Hacer’den sümsük hissediyordum kendimi, ben ne
ederdi elbet. Başımı kaldırdığımda Hacer’i gidip öldüresim geliyor- yapmıştım vatan haini miydim ban-
bahçemizdeki yaşlı erik ağacının du. Top oynamazdı, ip atlamazdı, ka mı soymuştum? Hayır alt tarafı
dalına minik bir kuşun konduğunu komşusunun eriklerinden çalmaz, kimyadan bütünlemeye kalmıştım.
fark ettim. Kuşları severdim fakat pusu kurmazdı, evde parti vermez- Topla kızım kendini dedim sen İn-
böyle bir kuşu daha önce hiç gör- di. Ne vardı bu kızda? Dantel masa giliz esaretinden kurtulan koca yü-
memiştim tüyleri bir garipti, üzeri- örtüsü örmüş de kanaviçe işlemiş rekli bir subayın torunusun.
ne yağ dökülmüş gibi parlıyordu. de…. Annem saymaya devam edi-
Elimdeki kaleme havada bir iki yordu, “Sen şiir oku erkek çocuğu Kimyacı sınav salonun kapısın-
takla attırdım ne ilginç, kuşların gibi top tep, sonra da kimyadan da beni karşıladı İnce dudakların-
dışkılarında da sülfürik asit var be çak.” “Anne dedim vallahi hoca da müstehzi bir gülümseme vardı
dedim, babam o nedenle çok kızı- çok gıcık sanki uzaylı.” Sus dedi beni görünce adeta mutlu olmuş-
yordu arabasını kirleten kuşlara. hocaya suç bulma Uzaylı zekiye!” tu. Avını yakalamaya çalışan san-
Arabası bir yana dünya bir yanay- “Tamam tamam, bak sınavdan en sar gibiydi. İçinden “Göreceksin,
dı, haklıydı adam, kaportaya zarar yüksek notu ben alacağım ödülümü seni bırakacağım lise ikiyi bir daha
veriyorlardı tabii… Bak bunu daha isterim; artık kızına kıymalı gazel okuyacaksın rezil olacaksın. Bana
önce hiç düşünmemiştim, kimya böreği açarsın bir de şu a dostum amonyaklı pasta nasıl oluyor ho-
çalışmak faydalıydı ve tekrar so- muydu neydi onu anlat.”, “Annem cam? deyip beni arkadaşlarına rezil
rulara dalmıştım ki kuş ötmeye deri terliğini eline alıp hala tıkın- ettin ya bunun acısı fena çıkacak.”
başladı ama bu kuş nasıl ötüyordu mayı mı düşünüyorsun pisboğaz; diyordu. Dilimi eşek arısı soksay-
böyle? Cik cik demiyordu da adeta babaannesi kılıklı seni. Hele bir sı- dı da sormasaydım bazen çenemi
konuşuyordu sanki. Kimya çalış- nıfta kal A dostumun yanına gider- tutamıyordum Hacer konuşuyor
maktan kafayı yediğimi düşündüm. sin!” diye bağırdı. Canım sıkılmıştı muydu hiç? Ah aptal kafam ah işin
Kuş konuşur mu papağan mı bu? ama yine de annem görmeden bir içine pasta girince tutamamıştım
Öfff bir bu kuş eksikti babama söy- iki çörek aşırmayı başardım aşır- kendimi ama nereden bilebilirdim
lesem av tüfeğiyle vururdu vallahi. mak benim işimdi. Babam uyan- kimyacının bu kadar cahil olacağı-
Saçlarımın içine kalemimi gömüp madan biraz daha kimya çalışma- nı. Afallamış kalmıştı sonra da sınıf
mutfağa gittim, sabahın altısından lıyım şaka maka kimyayı sevmeye curcuna susturabilene aşk olsun,
beri ders çalışıyordum enerjiye ih- mi başlamıştım. Sınavdan sonra da neyse olan olmuştu artık. Şimdi dik
tiyacım vardı. Mutfağa girdiğimde mı kimya çalışsam acaba, ama can durma zamanıydı.
annem çoktan kalkmış, kırmızı çi- dostum edebiyat ne derdi bu işe?
çekli emaye çaydanlığımızı ocağa Günaydın hocam. dedim sahte
koymuştu. Mis gibi çay kokusu Sınav günü gelmişti erkenden bir gülüşle. Geç bakalım geç ça-
mutfağımızın her köşesini doldur- kalkıp hazırlandım kalbim küt küt lıştın mı bari? Evet! dedim güçlü
muştu. Anneme yaklaşıp “Sen hiç atıyordu. Okul formamı çantama ve kendinden emin bir ses tonuyla
konuşan bir kuş gördün mü anne? koydum. Evden çıkarken babama bu gücü nereden bulmuştum bil-
Erik ağacımıza demin acayip bir “Kütüphaneye gidiyorum.”, dedim. miyorum. Sinsi sinsi gülerek “Bu
kuş kondu.” dedim. Annem, sanki “Aferin akıllı kızım.” dedi, kütüp- sefer de 0,0 alırsın artık.” dedi ve
tanıdığı biri gelmiş gibi heyecan- hane dedim mi hiç kızmazdı. Okula kahkahayı bastı, gülerken sigara
lanmıştı. Demek A dostum gelmiş gittiğimi bir duyarsa….. İnşallah içmekten kapkara kalmış dişleri de
bahçemize, yıllardır gelmiyordu bizim dedektif Mahmut, yani mü- gözüküyordu. O an elimdeki kim-