Page 29 - Tuğba Zengin
P. 29
etmedi. Böylece birbirimize “Güle güle!” demiş olduk ve ben otobüse
bindim.
Otobüs yolculuğumuz trafik yoğunluğunu saymazsak gayet iyi
geçti. Bir de özellikle arka sıralardan oldukça gürültü geliyordu.
Malum, Covid-19 nedeniyle iki kişilik koltuklarda tek kişi
oturuyorduk. Bu yüzden birbirimize uzaktık ve maskelerimiz de
takılı olduğundan yüksek sesle konuşmadığımızda birbirimizi
anlamıyorduk. Yolculuk böylece geçti. Sonunda öğretmenevine
ulaştığımıştık, bahçesinde ağaçlar olan şirin bir binanın önünde
durdu otobüs. Hepimiz araçtan inip bahçede toplandık. Oda
arkadaşlarımız kurayla belli olacaktı. Grupta birbirini önceden
tanıyan iki üç kişiden başka herkes birbirine yabancıydı. Benim oda
arkadaşımda Azra adında bir kız oldu.
Odamıza yerleştikten sonra akşam yemeği için Azra’yla beraber
bahçeye indik. O gün yemekten sonra tanışma etkinliğiyle bitti gün.
İkinci gün ise günlüğüme şöyle yazmışım “Bugün odaya kendimi zor
attım sevgili defter...” O gün ilk günün acemiliğiyle günde ortalama
yedi sekiz kere dört kat inip çıkmıştım; kalemimi almak için, Azra’ya
oda anahtarını nerede olduğunu sormak için, odanın anahtarını
temizlikçe vermek için, çantamı bırakmak için, defter almak için,
odaya gece için içme suyu bırakmak için, sadece odaya çıkıp biraz
dinlenmek için...vb. Gece olunca sinek kremi sürmenin faydasını da
sabah gördüm. Ama akşam yapılan gözlem etkinliği bu kadar
yorgunluğa değdi, dedirtti bana.
Üçüncü gün ise kahvaltıda kedilerin karnını doyurduk. Masada
kimse peynirlerini yiyemememişti. Bu yüzden biz de sürekli
peşimizde dolanan kedilere bir parça peydir verdik. Baktık kediler
29