Page 30 - Tuğba Zengin
P. 30
sevdi bizim peyniri, biz de doyurduk karınlarını. Hayvancıklar bir
güzel yalana yalana yediler peynirleri. Kahvaltıdan sonra “Doğal ve
Kültürel Miraslarımızı Tanıma Gezisi” yaptık. Gerçek anlamda
dağlara çıktık, diyebilirim. Kazdağları’nın güzelliklerine hayran
olduğumu itiraf ediyorum.
Dördüncü gün de benim için oldukça güzel geçmişti. Akşam
yemeklerimizi yedikten sonra odama geçtim. Sonra Azra hışımla
odaya daldı:
“Ne oluyoruz Azra?” Diye sordum.
“Telefonumu kaybettim!” Dedi. Aslında bugün telefonunu
kaybetme olasılığı oldukça büyüktü. Çünkü birçok atölyeye
katılmıştık ve bunlardan birinde unutmuş olabilirdi.
“Tamam. Bahçedeki masalara baktın mı?”
“Baktım” dedi.
“Öğretmenlere söyledin mi?”
“Söyledim” Cevabını aldım.
“Tamam o zaman, bir yerlerden çıkar merak etme” Diye onu
teselli ettim. Ama açıkçası telefon kaybetmenin hissini bilirim,
kendini çok suçlu hissedersin ve hiç bulunmayacağını zannedersin.
Fakat öyle değildir genellikle. O akşam da öyle olduk. Bir süre sonra
Azra’nın telefonunu kâğıt yığınlarının altında bulmuştuk.
O akşam biraz daha geç saatlere doğru eşyalarımı çantaya
koymaya başladım. Bu sırada fark ettim ki benim gök atlasım kayıp.
Neyse ki biraz aramadan sonra ben de onu bahçedeki masalardan
birinin üstünde buldum. Atlasın rüzgârdan uçmadığına sevinmiştim.
Çünkü Gök atlas oldukça hafifti ve bu akşam hava biraz rüzgarlıydı.
Esen rüzgâr ıhlamur kokularını da beraberinde getiriyordu ve beyaz
renkli masaların üstünü süpürüyordu. Ihlamur kokusunu içime çeke
30