Page 43 - Tuğba Zengin
P. 43

Makarnanın Gizemi


                                                    İpek CİVELEK



                      Soğuk bir Aralık günüydü. Yağmur hafi hafif yağıyordu. Geçen
               hafta da kar yağmış, hemen ermişti. Bundan dolayı hava hâlâ buz

               kesiyordu.  Kimsecikler  dışarı  çıkmamıştı.  Zaten  salgın  yüzünden

               birçok  insan  için  sokağa  çıkmak  da  yasaktı.  Ben  de  evden  canlı

               derslere girdiğim için dışarıya pek çıkmıyordum.



                      O  gün  mutfakta  canlı  derse  giriyordum.   Dün  pişen  kalan

               kurabiyenin  kokusu  hala  mutfaktaydı.  Burayı  şöyle  bir  inceledim:

               Bazı eşyalar çok kullanılmaktan yorulmuş gibiydi, bazıları ise uzun

               zamandır kullanılmamaktan sıkılmış gözüküyordu. İnce ve uzun bir

               mutfaktı  burası,  bir  kenarında  tezgâh;  diğer  tarafında  ise  bir

               buzdolabı  ve  bir  masa  vardı.  Kapının  tam  karşısında  ise  balkona
               açılan  kapı…  Odayı  incelerken  dışarıdan  gelen  yağmur  sesini

               duyabiliyordum.



                      Babamla  derslerim  bittikten  sonra  makarna  yapmaya  karar

               vermiştik.  Derslerim  sona  erdiğinde  bilgisayarın  başından  kalkıp

               banyoya gittim. Elimi yıkadım ve salona doğru ilerledim. Kanepede

               oturan ve bilgisayarı ile bir şeyler izleyen babama:

               ‘‘Ben hazırım!’’ Dedim. O da:

               ‘‘Tamam,  ben  de  banyoya  gidip  hemen  geliyorum.’’  Dedi.  Çok
               sevinmiştim ve neşe içinde mutfağa geri döndüm. Babamı beklerken

               kendi kendime telefonuma bakıyor, oyalanıyordum. İki dakika sonra

               da babam içeri girdi.








                                                                                                       43
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48