Page 47 - Tuğba Zengin
P. 47
Basketbol Sahasındaki Karlar
Nur Öykü ŞEN
Bir mart sabahıydı. Karlar yeni yeni erimeye başlamıştı.
Küçücük odamda kendi kendime oturuyordum ve biraz da
sıkılıyordum. O sırada birden annem içeri girdi. Misafirliğe
gideceğimizi ve hazırlanmam gerektiğini söyledi. Ben bu haberi
duyduğuma çok sevindim. Çünkü gideceğimiz yerde benim de
arkadaşım vardı ve onunla çok iyi anlaşıyordum.
Sevinçle hazırlanmaya başladım. Güzel, siyah bir elbise giydim
üzerime. Altına da beyaz uzun bir çift ince çorap. Annemle ikimiz de
hazırlandıktan sonra babam geldi ve bizi arabayla annemin
arkadaşına Gül ablaya götürdü. Gül abla, bizi her zaman güler yüzle
karşılardı. Bir de onun ablası vardı: Ayşe abla. Ayşe abla da annemin
arkadaşıydı ve biri üç, diğeri yedi yaşında iki çocuğu vardı. Küçük
olanın adı Elif’ti ve çok tatlıydı. Büyük çocuğu ise Eren… Ben yaşıma
yakın olduğu için Eren ile daha iyi anlaşıyorum.
Gül ablanın evine vardığımızda bir baktım ki onlar bizden önce
gelmiş. Arkadaşımı görünce çok sevindim. Bir süre evde dinlendik.
Ardından ben ve Eren dışarı çıktık. Yakınlarda bir basketbol sahası
vardı. Oraya gitmeye karar verdik. Yaklaşık beş altı dakikalık bir
yürüyüşten sonra sahaya ulaşmıştık. Ve bir de ne görelim! Sahadaki
karlar hâlâ erimemişti, hatta kar kalınlığı neredeyse on beş
santimetrede civarındaydı. Ama bir sorun vardı: Kapı kilitliydi. Ama
biz içeriye girmek için can atıyorduk. Girmenin bir yolu olduğunu
düşünmeye başladık. Kapının altında bir boşluk gördüm ve sevinçle
47