Page 45 - Tuğba Zengin
P. 45
Kar Heyecanı
Maksut Efe BÜYÜKKARIŞ
Sessiz ve sakin bir şubat sabahıydı. Büyük küçük bütün ağaçlar
sabah esintisinde huzurlu bir şekilde salınıyorlardı. Gözlerimi
heyecan ve mutluluk içinde yeni güne açıp yatağımdan kalktım, hızlı
adımlarla pencereye doğru koştum. Dışarıda karlı bir hava vardı.
Kenarına sıra sıra arabalar park etmiş geniş mi geniş bir kaldırım ve
oracıkta oynayan neşeli çocuklar… Kış mevsiminin son günleri
olmasına rağmen kar İstanbul’a yağmadan geçmemişti. Arabaların
ve kaldırım taşlarının üzerinde bembeyaz bir örtü gibi seriliydi. Ne
güzel…
Hızlıca kahvaltımı bitirip eldivenlerimi elime geçirdim, atkımı
attım boynuma ve montumu giydim. Ailece coşku içinde bahçeye
koştuk. Salgından dolayı uzun süredir dışarı çıkamayışımın hüznü
karın yağmasıyla son bulmuş ve içimi adeta bir neşe kaplamıştı. Çok
soğuk olmasına rağmen çocuk sesleriyle bütün sokak şenleniyordu.
Biz de ailece kartopu oynamaya başladık. Sonra ablam ile kardan
adam yaptık. Elimde kalın ve yün bir eldiven olmasına rağmen bolca
kar taşıdığım için ellerim bir süre sonra üşümeye başladı. Ama eve
dönmeye hiç niyetimiz yoktu. Çünkü temiz havaya çıkmayı çok
özlemiştik. Hafif rüzgârlı kar yağışında mavi berem başımdan
kayıyor, saçlarım uçuşuyordu. Bazen de yağan karlar gözlüğümün
üzerine düşüyor, görmemi engelliyordu. Ama yine de karların içinde
keyfime diyecek yoktu. Güneş çıkıp da karlar eriyecek diye şimdiden
üzülmeye başlamıştım bile.
Annem endişeyle:
45