Page 14 - dergiiiii
P. 14
YAPIŞKAN NOTLAR
Notları ilk bulduğum zaman her şey çok sıradandı. İlk defa bir sabah uyanıp mutfağa gittiğim
zaman karşılaşmıştım. Buzdolabının üstünde hafif yana yatırılmış bir bir şekilde yapıştırılmıştı
ve üzerinde "Anahtarlarını almayı unutma." yazıyordu. İlk düşündüğünüzde korkunç gelebilir,
ama benim hoşuma gitmişti. Çünkü dün yapılan bir toplantıda nadiren taktığım bir el çantası
ile gitmiştim ve dalgınlığımdan kaynaklı olacak ki anahtarlarımı evin girişine koymak yerine o
çantanın içine koymuştum ve eğer birisi bana bunu hatırlatmasaydı unutacağımdan emindim.
İlerleyen günlerde ise notları bulmaya devam ettim. Çoğunlukla evimin farklı yerlerinde
buluyordum ve her zaman benim lehime olacak şekilde kısa ama yararlı notlar yazıyordu.
Mesela bir gün üstünde "Mert'e saçı hakkında iltifat et, saçını kestirdi." yazan bir not buldum.
Bu notları sevmeye başlamıştım çünkü onlar sayesinde arkadaşlarım tarafından hoş
karşılanan ve sevilen birisi haline gelmiştim. Gün geçtikçe notlar günde iki ila üç kez karşıma
çıkmaya başladı ve bu durum benim yine hoşuma gitti.
Bir gün merakıma yenik düştüm ve notların kaynağını bulabilmek amacı ile evimin çeşitli
yerlerine kameralar koydum ve olabildiğince fark edilemez yapmak için üzerlerine kıyafet,
çarşaf gibi kamerayı kapatmadan veya zarar vermeden saklayabilecek şeyler ile örttüm. Eğer
evime birisi ya da bir şey girip o notları koyuyorsa kameralar fark edilmeden görüntüleri
kaydedecekti. Her şey çok güzeldi, yarın uyanıp görüntülere bakmak için sabırsızca yatağıma
doğru gidip uyumaya çalıştım.
Kameraları koyduğum günün ertesi sabahı günlerden pazardı ve o gün işe gitmedim.
Yatağımdan hızlıca kalkıp kamera kayıtlarına bakmak için kameraları koyduğum yerleri
kontrol etmeye çalışacaktım ki... bütün kameralar yerlerinden sökülmüştü ve siyah bir poşetin
içinde toplanıp mutfak lavabosunun içine konulmuştu.
Üzerinde ise bir not vardı ve diğerlerinden farklı olarak çok kalın harflerle yazılmıştı, "Bunu bir
daha asla yapma.". Aslında oldukça korkmuştum çünkü iyice sakladığımdan emindim ve
hepsini bir insanın bulması çok zordu. Bu düşünceler beni daha çok kaygılandırmıştı.
İlerleyen günlerde ise notlar hiç gelmedi ama sonraki hafta sanırım beni affetmiş olacak ki
tekrardan notları almaya başladım ve bu sefer öncesine nazaran daha ayrıntılıydı. Notların
geri gelmesi içimi bir nebze de olsa rahatlatmış ve özgüvenimi geri getirmişti. Hatta bir kız
arkadaş bile bulmuştum kendime. İsmi Derya idi. Çok güzeldi ve çok eğlenceliydi. Bir gün
Derya'dan bir mesaj aldım; akşam yemeği için evine davet ediyordu ve yemek için hep o
anlattığı meşhur soslu makarnasından da yapacaktı. Bu mesajı aldıktan sonra içime bir neşe
doldu ve sabırsız bir şekilde akşamın gelmesini bekledim.
O gün biraz garipti çünkü genellikle günde iki veya üç sefer gelen notlar bugün hiç
gelmemişti. Çok da kafama takmadım açıkçası, tek düşünebildiğim akşam Derya'nın evinde
yiyeceğimiz akşam yemeğiydi. Çıkmadan bir saat önce duşumu aldım, yeni satın almış
olduğum hoş kokulu bir parfümü sıktım, dişlerimi fırçaladım ve üstüme giymek için şık bir
kombin yaptım. O ana kadar her şey yolundaydı.