Page 25 - Puşide Katalog
P. 25

Şems-i Tebrîzî


                              186 yılında Tebriz’de doğmuştur. Adı Muhammed, lakapları Şemseddin, Şems, Şems-i Tebrizî
                                ŞEMS-İ TEBRÎZÎ
                           1ve  Şemsü’l-hak  ve’d-din’dir.  Babası  Ali  bin  Melikdad  Horasan’ın  Bezer  vilayetinden  ticaret
                            yapmak  gayesiyle  Tebriz’e  gelip  yerleşen  bir  tüccardır.  Maḳālât-ı  Şems-i  Tebrîzî’de  ve  ondan
                            naklen Menâḳıbü’l-ʿârifîn’de Şems’in çocukluk ve gençlik yıllarında gizemli bir hayat sürdüğü,
                                  186 yılında Tebriz’de doğmuştur. İranlı[1] mutasavvıftır.  Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin
                            yüksek  mânevî  kabiliyetlere  sahip  olduğu,  çokça  riyâzette  bulunduğu,  semâ  yaptığı,  çeşitli
                               1gönül dünyasında büyük değişikliklere sebep olan ve Mevlânâ tarafından yazılan ilâhî aşk
                            müşahedelere mazhar kılındığı, medrese eğitiminden uzak durduğu zikredilir. Şems’in ilk defa,
                              şiirlerinden oluşan “Dîvân-ı Şems-î Tebrîzî” adındaki nazım eser sayesinde tanınan Mevlana’nın
                            Maḳālât’ta birkaç yerde adı geçen Tebrizli şeyh Ebû Bekr-i Selebâf’a intisap ettiği anlaşılmaktadır.
                              sohbet şeyhidir. Adı Muhammed, lakapları Şemseddin, Şems, Şems-i Tebrizî ve Şemsü’l-hak
                            Sahih Ahmed Dede, Şems’in ona yirmi iki yaşında iken intisap ettiğini, on dört yıl şeyhine hizmet
                              ve’d-din’dir. Babası Ali bin Melikdad Horasan’ın Bezer vilayetinden ticaret yapmak gayesiyle
                            ettikten sonra seyahate çıktığını belirtir. Tebriz yakınlarındaki bir tekkede şeyhlik yapan, geçimini
                              Tebriz’e gelip yerleşen bir tüccardır. Daha küçük yaşlarda, mânevî ilimleri tahsilde gösterdiği
                            sepet örerek sağlayan, müridlerine hırka giydirmeyen, fütüvvet ve melâmet ehli sûfîlerden olan
                              kabiliyetle dikkat çeken Şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında Tebrizli Ebubekir
                            Selebâf’ın Şems’in tasavvufî şahsiyetinin teşekkülünde önemli etkisi vardır. Sipehsâlâr’a göre
                              Sellaf’a mürid olmuş, ününü duyduğu bütün meşhur şeyhlerden feyz almaya çalışmış ve bu
                            Şems, kerametlere meyli olmayan, kara keçe giyip kendini halktan gizleyen, daima mücahede
                              sebeple diyar diyar dolaşmıştır. Bu gezginliğinden dolayı kendisine “Şemseddin Perende” (uçan
                            halinde  bulunan,  tâcir  kıyafetiyle  devamlı  seyahat  eden,  medrese  ve  tekkelerden  ziyade
                              Şemseddin) denilmiş, ayrıca Tebriz’de tarikat pîrleri ve hakikat arifleri ona “Kâmil-i Tebrizî”
                            kervansaraylarda  konaklayan,  içinde  bir  şey  olmadığı  halde  kaldığı  hücrenin  kapısını  sağlam
                              adını vermişlerdir. Muhammed’in ahlakını örnek alan Şemseddin-i Tebrizî, devamlı bir arayış
                            bir kilitle kilitleyen, sırlarla dolu, şalvar uçkuru örerek geçimini sağlayan bir derviştir. Şems’in
                              içerisinde olmuş, manevî bir işaret üzerine de Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’yi arayıp bulmuştur.
                            Tebriz’de  Selebâf’ın  yanından  ayrıldıktan  sonra  Bağdat,  Dımaşk,  Halep,  Kayseri,  Aksaray,
                              Dünyaya, kılık ve kıyafete önem vermeyen Şems, Mevlânâ ile üç-üç buçuk yıl süren beraberliği
                            Sivas, Erzurum ve Erzincan’a gittiği bilinmektedir. Eflâkî onun bu seyahatleri zamanın abdal ve
                              neticesinde onun hayatında yeni ufukların açılmasına vesile olmuş, onu ilahî aşkın potasında
                            kutublarının sohbetine katılmak, mânevî feyizler kazanmak ve gerçek dostu bulmak arzusuyla
                              eriterek, kâmil bir Hak aşığı yapmaya muvaffak olmuştur.
                            gerçekleştirdiğini söyler.










                                                                                Turk Ignesinin Mucizesi Pusideler 15
 14  Turk Ignesinin Mucizesi Pusideler                              Turk Ignesinin Mucizesi Pusideler          25
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30