Page 39 - NÜTRİSYON REHBERİ
P. 39

çatlar. Bunun için hastanın odası nemlendirilmelidir.
        •   Loeb ve arkadaşları (2003) çalışmalarında hastalarda ağız bakımı ile sağlanan hijyenin aspirasyon pnömonisi
          riskini % 60 azalttığını görmüştür.

        Bu nedenle hastaların düzenli olarak ağız bakımının yapılması,

          antimikrobiyal direnci azaltmak için ise antiseptik solüsyonların

          kullanılması gerekmektedir.

        •   Oral mukoz membranda değişme riski olan entübe hastalarda ağız bakımı 4-8 saatte bir, solunum yolu
          enfeksiyonlarını azaltan solüsyonlar (% 0.12'lik klorheksidin glukonat) ya da serum fizyolojik solüsyonu ile
          yapılır.  Ağız  boşluğunun  tamamı  (yanak  mukozası,  dişlerin  üzeri  ve  altı,  dil  üzeri  ve  altı,  damak)  iyice
          temizlenir. Ağız bakımı sırasında bireyin ekstübe olmamasına dikkat edilmelidir.

        •   Bilinci açık ve ekstübe olan hastalarda dişlerini fırçalamalarına yardım edilir. Antiseptik gargara solüsyonları
          ile ağız içini çalkalamaları sağlanır.

        2.      HİPERGLİSEMİ
        Enteral beslenen non-diyabetik hastalarda kan glikoz düzeyi günde bir, diyabetik hastalarda 4-6 saat aralıklarla
        düzenli olarak kontrol edilmeli, hipergliseminin devamı halinde besin içeriği ayarlanmalıdır. Sepsis kılavuzuna
        göre plazma glukozunun 150mg/dl'nin altında olması önerilir.

        3.      GASTROİNTESTİNAL KOMPLİKASYONLAR

        Enteral beslenme ile ilişkili en sık bulantı, kusma, diyare, konstipasyon gibi gastrointestinal komplikasyonların
        geliştiği görülmektedir.

        •    Hastada sıvı volüm fazlalığı ya da eksikliğini belirlemek amacıyla en az her 8 saatte bir aldığı- çıkardığı
            miktarı takip edilmelidir.


        •   Günlük diyare, konstipasyon, abdominal distansiyon, kusma varlığı dikkatle izlenmelidir.


        •    Komplikasyonların  giderilmesine  yönelik  olarak  bulantı  ve  kusmaya  neden  olabilecek  ilaçlar  gözden
            geçirilmeli,  uygunsa  değiştirilmeli,  yatak  başı  yeterli  düzeyde  yükseltilmeli  ve  hekim  direktifiyle
            antiemetikler uygulanmalıdır.


        •   Diyare  enteral  beslenme  ile  ilişkili  %  20  ile  %  68  arasında  geniş  bir  yelpazede  yer  alan  en  yaygın
            komplikasyondur.


            Enteral beslenen hastalarda diyare gelişiminin besin içeriği (osmolite, lif içeriği, laktoz ve yağ asitleri), veriliş
            şekli  (ısısı,  infüzyon  hızı,  torba  ve  infüzyon  setlerinin  kontaminasyonu),  hastaya  ait  faktörler
            (hipoalbüminemi  ve  barsak  mikroorganizmalarının  dengesizliği),  farmakolojik  tedavi  (magnezyum  ve
            magnezyum fosfat içeren anti-asitler, nonsteroidal anti inflamatuar ilaçlar, H2 reseptör antagonistleri ve
            antibiyotikler) gibi pek çok faktöre bağlı olabilmektedir. Diyare geliştiğinde sıklıkla infüzyon hızı veya besin
            formülü değiştirilerek sorun giderilmeye çalışılır.

        •    Enteral besinler üreme için ideal ortamlardır ve kontaminasyon oluştuğunda bakteriler hızla çoğalırlar ve
            gastrointestinal  yolun  kontaminasyonu  diyareye  yol  açabilir.  Enteral  beslenen  hastalarda  bakteriyel
            kontaminasyonun önlenmesine yönelik olarak el hijyenine uyulması, formül kutusu açma kapağının alkollü
            bezle  silinmesi,  yatak  başı  formül  set  ve  torbasının  her  24  saatte  bir  rutin  olarak  değiştirilmesi,  besin
            formüllerinin  her  6-8  saatte  bir  yeniden  hazırlanması,  açık  formüllerin  buzdolabında  saklanması
            önerilmektedir.


        •   Enteral beslenme ile ilişkili konstipasyon gelişimi, besin formülü ve immobilizasyonun bir sonucu olabilir.
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44