Page 231 - 014 IMAN VE KUFUR MUVAZENELERI YENI.indd
P. 231

EL-HÜCCETÜ'Z-ZEHRÂ                                                  231





                fezâda sukùt ile, bütün o bîçâre zîhayatları ademe, hiçliğe boşalta-
                cak, dökecek diye anladı.
                        ٓ
                                                 ْ
                      ّ َ
                              َ
                                     َ
                ﴾ َ  ۪   ّ   ا  َو ْ  ْ  َ  ب  ُ  ْ َ  ا  ْ َ  ﴿  cereyanının dehşet-
                                         ِ
                                  ِ
                                                    ِ
                                                             ُ ُ َ َ
                                             ُ
                li manevî musîbetini,  ﴾   ِّ      ْ  َ   ِ   ٍ ت َ    ْوا ﴿ in boğu-
                                          ٍ
                                               ٍ
                                          ّ
                cu karanlığını hissederek: “ Eyvâh! Ne yaptık? Bu dehşetli gemi-
                ye neden bindik? Bundan kurtulmak çaresi nedir? ” diye o kör
                                                                 َ
                                                           َ
                                                 َ
                                                                 ّ َ
                felsefenin gözlüğünü kırdı, ﴾ ْ  ْ  َ   َ  ْ َ ْ ا َ   ۪   ا ﴿ cereyanı-
                                               ِ
                na girdi. Birden, Hikmet-i Kur'âniye imdâdına geldi, tam hakikati-
                ni gösteren bir dûrbîn aklına verdi, “ Şimdi bak ” dedi... Baktı, gör-
                              َ ْ
                dü ki:  ﴾ ضْر اَو  ِ تاَ  ٰ   َ   ا  ُ بَر ﴿  ismi,
                                         ّ
                                              ّ
                           ِ
                                                                    َ
                                                       ُ َ َ
                                                  َ ْ
                                                                    ّ
                                           ُ
                    َ  ِ  َ َ   ِ  ا  ُ  ْ  َ   ً    َذ  َ ضْر ا      َ  َ   ى ۪   ا َ ُ  ﴿
                                                      ُ
                     ِ
                                                     ُ ُ
                                      ﴾ ۪ ِ ْزر ْ ِ  ا   َو
                                             ِ
                burcunda bir güneş gibi tulû' etti. Zemini gayet muntazam ve
                selâmetli bir gemi ve zîhayatları rızıklarıyla beraber içine doldur-
                muş, kâinât denizinde çok hikmetler ve menfaatler için seyahatle
                güneş etrafında gezdirip mevsimlerin mahsulâtını erzâk isteyenle-
                re getirir ve “ Sevr ” ve “ Hût ” nâmlarında iki meleği o sefîneye
                kaptan yapılmış, gayet güzel ve muhteşem memleket-i Rabbâni-
                yede Hàlık-ı Zülcelâl’in mahlûkat ve misâfirlerini keyiflendirmek
                                                    َ ْ
                                                                          ٰ َ
                için gezdiriyor. Ve onun ile, ﴾ ضْر اَو  ِ تاَ  ٰ   َ   ا ر ُ   ّ  ا ﴿
                                                                ّ
                                                                     ُ
                                                 ِ
                                                                         ُ
                hakikatini gösterir, Hàlık’ını bu ismin cilvesiyle tanıttırır diye an-
                                                 َ ْ
                                                             ٰ
                                                                     ْ َ
                                                       بر
                ladı. Bütün rûh u canıyla ﴾ َ   ۪    َ  ا  ِّ َ  ِ ِّ   ُ ْ  َ   ا ﴿ dedi,
                                      َ
                       َ
                                َ
                                      ّ َ
                ﴾ ْ  ْ  َ   َ  ْ َ ْ ا َ   ۪   ا  ﴿ tâifesine girdi.
                    ِ
   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236