Page 233 - 014 IMAN VE KUFUR MUVAZENELERI YENI.indd
P. 233
EL-HÜCCETÜ'Z-ZEHRÂ 233
Seyahatindeki yüzer müşâhedâtından;
Üçüncü Nümûnesi: Hàlık’ını, isimlerinin ve sıfatlarının tecellî
ve cilveleriyle tanımak isteyen o dünya seyyahı, akıl ve hayâline
dedi ki: “ Haydi!.. Rûhlar ve melekler gibi biz dahi cesedimizi yer-
de bırakıp göklere çıkacağız. Hàlık’ımızı semâvâttakilerden so-
racağız. ” Rûh hayâle ve akıl fikre bindiler, semâya çıktılar. Koz-
moğrafya fennini kendilerine rehber ettiler. Dini dinlemeyen bir
َ ّ َّ ُ ْ َ
felsefe nazarıyla ﻴﻦِﻟﺎﺿ ..بﻮﻀﻐﻣ cereyanıyla baktılar. Gördü ki:
ِ
Küre-i arzdan bin defa büyük, top güllesinden yüz defa çabuk ha-
reket edenler içlerinde bulunan binler kütleler, ateş saçan yıldızlar;
şuûrsuz, câmid, serseri gibi birbiri içinde sür'atle gezerler. Bir da-
kika bir tesâdüfle biri yolunu şaşırsa; o boş ve hududsuz ve hadsiz,
nihâyetsiz âlemde bir şuûrsuz küre ile çarpmak sûretinde kıyâmet
gibi bir herc ü merce sebeb olur.
O seyyah, hangi tarafa baktı ise; dehşet ve vahşet ve hayret
ve korkmak aldı, göğe çıktığına bin pişman oldu. Akıl ve hayâl,
bütün bütün bozuldular. “ Bizim vazifemiz güzel hakikatleri gör-
mek ve göstermek iken, böyle Cehennem gibi çirkin ve azâblı
mânâları bilmek, müşâhede etmek vazifesinden istifâ ediyoruz ve
َ ْ
ٰ َ
istemiyoruz. ” derken, birden ﴾ ضْر اَو ِ تاَ ٰ َ ا ر ُ ّ ا ﴿
ّ
ِ
ُ
ُ
ْ َ ْ َ َ ٰ َّ ُ َ َ َ ْ َ ْ َّ ُ ّ َ ُ
tecellîsi ile, ِ ضرﻻاو ِ تاﻮﻤﺴﻟا ﻖِﻠﺧ ve ﺮﻤﻘﻟاو ِ ﺲﻤﺸﻟا ﺮ ِ ﺨﺴﻣ ve
ِ
َ َ ْ ُّ َ
َ
ﻴﻦِﻤﻟﺎﻌﻟا بر gibi çok isimler, herbiri birer güneş gibi
َ َ
َ
ُ
﴾ َ ۪ َ َ َ ْ ّ ا َء ٓ َ ا ّ َ َز ْ َو ﴿
َ ّ
ّ
ِ
َ
ٓ ُ
َ َ
َ
َ
َ
ve ﴾ َ ّ َ َزَو َ َ ْ َ َ َ ْ ْ ْ َ ِء ٓ َ ا ِا او ْ َ ْ َ ا ﴿
َ ّ
ّ
ُ
ُ