Page 36 - Münip E-Book
P. 36

ÖYKÜ

























             Balık Avında





             MARUFCAN YOLDAŞEV             *
             ÖZBEK TÜRKÇESİNDEN AKTARAN: HAMZA ÖZTÜRKÇÜ                        **



                ait, Arkeoloji eğitimi almak için gittiği Japonya’nın   iletmeyi ihmal etmezdi. Köye geldiğinde misafirlik ba-
             SNagoya Üniversitesinin doktora programını ta-  hanesiyle evine davet eder, ilim irfan konusunda sohbet
             mamladı ve yurda döndü. Geldiğinden beri bir haftayı   etmeyi pek severdi. Alimtay ise ilçe vilayet gazetesinin
             aşkın süre geçti ama evinden halen daha misafir eksik   başmuharririydi. Aynı zamanda ünlü bir yazardı. Şeh-
             olmuyordu. Eş dost, konu komşu deyince ziyaretin vak-  re yolu düşse Saitlere uğramadan dönmezdi. Köyde de
             ti de olmuyor. Saat erken geç demiyorlardı. Vakitsizce   onun yanından ayrılmazdı. Bu üçlünün arasındaki mu-
             kapıya dayanıyor, avazları çıkana kadar bağırıyorlardı.   habbete herkes imrenirdi.
             Çıkmasan köylüler darılıyordu. Velhasıl ziyaret faslı bir
             süre daha devam etti. Bu ziyaretlerden yorulduğu bir   Köy eteğinden Narın Nehri’nin küçük bir ırmağı akardı.
                                                          O ırmağın doğurduğu gölde köyün delikanlıları  balık
             zamanda dostlarının balık tutmaya gitme teklifi canına
             can katmıştı.                                tutarlardı. Aslında balık tutmak kuş uçmaz kervan geç-
                                                          mez yerde sohbete dalmanın en güzel bahanesiydi. Bu
             Sait, şehirden köye döndüğünde dostları Aziz ve Alim-  üçlü sabahın ilk saatlerinde göl kenarına gelir, insanlar-
             tay ile gölde balık tutmaktan çok hoşlanırdı. Aziz tarih ve   dan uzak bir yer seçip yerleşirlerdi.
             felsefe alanında uzmandı. Eğer ailevi sebeplerden dolayı
             köye dönmek zorunda kalmasaydı iyi bir akademisyen   Aziz oltaya solucanları taktı ve suya fırlattı.
             olması işten bile değildi. Tek oğul olması münasebetiyle   − Sait sen okyanusun türlü türlü balığını tatmış adam-
             anne ve babasının yanında kalması gerekiyordu. Köyde   sın.  Bizim göl balığı sana gelir mi bilmem.
             de ilmi tamamen bırakmış değildi. Mektepte çalıştı, özel
             ders verdi. Ev, araba ve bugün bir kimsenin ihtiyacı olan   − O ne demek? diye lafa karıştı Alimtay. Gölümüzdeki
             her şeye erişti. Ama şehir aklına düştüğünde iç çekerdi.   balığın lezzetini dünyadaki hiçbir balıktan alamazsın.
             Özellikle Sait’in ilmi başarılarına sempati duyardı. Bir   Hatta dış ülkelerden de özellikle şu göl balığından sipa-
             gazete ya da dergide makalesi yayımlansa tebriklerini   riş veriliyormuş.

             *   Özbekistan Kültür Bakanı Danışmanı, Akademisyen, Yazar.
             **  Yazar. Avcılar Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni.

         34            2021/1
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41