Page 70 - Münip E-Book
P. 70
Sezaî Karakoç, bu menkıbeyi şâir-şiir ve okuyucu ara- Emre. Hakkında bilgilerin tartışmalı olduğu Yûnus’un
sındaki bağ ve ilinti açısından oldukça mahirâne izah XII. yüzyılın ikinci yarısında XIV. yüzyılın ilk yarısında
eder. Karakoç’un anlatımında, Molla Kâsım Yûnus’un yaşadığı bilinir. Kesin olmamakla birlikte Yûnus’un mi-
adeta ikinci benliği olarak belirir. Belki de tasavvufta ladi 1240- 1241 yıllarında doğup miladi 1320-1321 yıl-
“kendisini ayıplayan nefis” ma’nasındaki “nefs-i levvâ- larında vefat ettiği kabule şayan bir bilgi halini almıştır.
me” dir. Bu yorum şiire okuyucu (kâri) açısından bak- Doğum yeri ve vefat yeri hakkında kesin bilgiler olma-
maktadır. Bu yoruma göre, Molla Kasım, okuyucunun makla beraber velâyet-nâmeler, onun Sivrihisar’ın Sarı-
mücerred bir örneğidir. Fakat, okuyucunun mücerred, köy’ünde doğduğunu söyler. Bununla beraber Anadolu
Necip Fazıl Kısakürek’in deyişiyle, etsiz kemiksiz oku- insânı, öylesine benimsemiştir ki Yûnus’u; Edirne’den
yucunun bir bakıma yazar veya şâirin bir benzeri olduğu Erzurum’a kadar on altı yerde mezarı olduğu rivâyet
düşünülürse, Molla Kasım, bir bakıma da şâirin içindeki edilir. Mezarının nerede olduğunun bir öneminin olma-
esprit critique’tir, otokritik benidir. Şiirlere, şâirleriyle dığını da Yûnus, kendisi dost ilinde, dostun yanındayım
olan ilgisi ve şiirlerin oluşu açısından bakarsak bir bakı- diyerek bizlere sunuyor.
ma Molla Kasım, Yûnus’un kendisidir ve şiirlerini kritik Benim dilim kuş dilidir,
ede ede meydana getirmekte ve insânların karşısına bir Benim ilim dost ilidir.
şiir çıkarabilmek için iki şiirlik müsveddeyi yakmakta ve Ben bülbülem, dost gülümdür,
yırtmaktadır. Şiirlerin değeri ve İslâm’a uyarlılığı ve ya- Bilin gülüm solmaz benim.
rarlığı için çektiği sıkıntı ve azabın sonu yoktur; zaman
zaman şâir umutsuzluğa kapılmış, şiirlerini yakmış ve Yani onun yöresi, dostunun bulunduğu her memlekettir.
yırtmıştır. Fakat halk, tertiplediği menkıbesiyle, büyük
bir incelikle ve saygı duygusuyla, Yûnus’un karamaları- “İlk adım Yûnus idi, adımı âşık taktum
nın, şiir provalarının dahi boşa gitmediğini, onu da kuş- Terk ittim ut u edep şöyle haber bıraktum”
ların ve balıkların okuduğunu söyleyerek belirtiyor. Bu diyen Yûnus, o kadar Anadolu’dur ki kimi araştırmacılar
iki yorumdan birincisinde şiire okuyucu, öbüründeyse 14 ayrı Yûnus’un olduğunu, derviş, miskin, âşık vb. isim-
şiire şâir açısından bakışı ele aldık. Bir de daha önemli- lerle Yûnus Emre’nin izinden gittiklerini tespit ederler.
si, şiire, doğrudan doğruya şiire bakmak. Yûnus’un şiiri Saygıdeğer araştırmacı, Prof. Dr. Mustafa Tatçı’nın titiz
üzerine kafa yormak vardır bu menkıbede. Şiirlerinin bir araştırmaları sonucunda ortaya çıkardığı “Yûnus Emre
kısmını kuşların, bir kısmını balıkların ezberlemesi, Yû- Divânı ve Risaletü’n-Nushiyye” adlı çalışması ile artık
nus’un şiirinin yapısı hakkında bir fikir verir: Tabiattaki Yûnus’un tüm eserleri elimizdedir diyebiliriz. Burada
bütün sesleri toplayan bir şiir ritmi tutturduğu fikrini. Yûnus Emre’nin hayatıyla ilgili bir tasarrufa girmeyi
O kadar ki sanki Yûnus, kuş sesleri ve balık hışırtılarını düşünmüyorum. Bizim için önemli olan siz değerli oku-
şiirine yerleştirmemiştir de Yûnus’un şiir ritmi, tabiatın yucularımıza paylaşmak istediğimiz Yûnus’un ölümü
içine doğru uzamış, kışların dilinde ve balıkların vücu- bile yumuşatan çağlar ötesi felsefesidir. Daha önce söy-
dunda ses olmuştur. Sanki Yûnus, yalnız insân sesinin lediğimiz gibi “Aşk” Arap lügatinde sarmaşık demektir.
değil de oluşun senfonisini yazıyor. Şiir, hilkatın sırrına Çünkü sarmaşığın ayakta duracak bir gövde yapısı yok-
öyle dokunmuştur ki insânda bitmiyor ve durmuyor, tur. O, ancak sarıldığıyla ayakta durur ve ondan beslenir.
öbür cânlılara uzuyor.”Buraya kadar Yûnus Emre’nin Çoğu zaman sarıldığı ağaç ya da bitki kendisinden daha
menkıbevi hayatı ve bu menkıbelerin bâtınlarında nele- zayıf olduğu için önce sarıldığı şeyi kurutur; sonra da
rin olduğunu göstermeye çalıştık. Biraz da Yûnus Em- kendisi ölür. Yûnus ise fâni aşkların adamı değildir. İlahi
re’nin gerçek hayatı üzerinde durmak isteriz. Burada da aşkı olan Yûnus, öyle birine sarılmıştır ki sevdiği zevalsiz
Yûnus’un şahsî hayatının ayrıntılarına girmenin fazlaca ve bakidir. Böylece Yûnus’un aşkı ona bir ölümsüzlük ik-
ansiklopedik bilgi gerektirdiği duygusu ile ana hatları- siri olup onu ebedîleştirmiştir. Şöyle der yüce ârif;
nı vermenin daha uygun olduğu kanaatindeyiz. Tarihte Yûnus öldü diye salâ verirler
bazı şahsiyetler vardır; ölüm onları unutturamaz. Belki Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez
ölümsüzlüklerine bir basamak olur. İşte onlar cân ile
ebedîleşenlerdir. Onlardan biri de Yûnus Emre’dir. Tap- Çünkü Yûnus, kendisinin dünyaya gelme vesilesini aşk
duk Emre’nin deyişi ile “Bizim Yûnus”tur. Anadolu’nun olarak görür. Aşk onun için cümle devâlardan üstündür.
manevî harcını karanların en önemlilerindendir Yûnus Yüce Rabb’imiz bir hadis-i kudside “Ben yerlere, göklere
68 2021/1