Page 311 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 311
ölü ve onlarca yaralı bırakarak.
Gazi alışıktı böyle saldırılara. Ama alışık olmak kanıksa-
mak anlamına gelmiyor tam tersine öfkeyi kabartıyordu. Ka-
baran öfkeyle halk bir anda sokakları doldurdu.
Gazi halkı yollarda. Herkes bir şeyler söylüyor: “Faşistler
saldırdı”, “kontrgerilla”, “polis korumuş”, “devlet yaptı!”
Gazi düşmanı iyi tanıyor. Katiller yüzlerini gizleyemiyor.
Kırılan kahve camları, 67 yaşındaki Halil Kaya’nın cesedinden
ve yaralılardan sızan kan, delik deşik eşyalar… Bir vahşet gö-
rüntüsü oluşturacak her şey var.
Ama korku yok. Yüzlerde öfke var. Halil Dede’nin kanlı
bedenine bakan her göz kinle kıvılcımlanıyor.
Öfke ve kin yöneleceği hedefi arıyor. Cepheliler ayaklan-
maya akan halk selinin önündeler. Sezgin, Hasan, Ali Haydar
orda. Gazi’nin dört bir yanından gelen bin insan Cephe savaş-
çıları tarafından hızla örgütleniyor. Yürüyüşe geçiliyor.
Cepheliler daha güçlü bir yumruk olsunlar diye kitleye
korteje geçme çağrısında bulunuyor. Şimdi öfke daha disiplinli,
daha görkemli. Ve hedef belirleniyor;
“HEDEF KARAKOL”
Şimdi hesap sorma vakti. “Faşizmi döktüğü kanda boğa-
cağız”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganlarıyla kitle, kara-
kola, Gazi’yi faşizme mezar etmek için yürüdü.
Karakola vardıklarında kitlenin sayısı 2000’i bulmuştu.
Kitlenin sloganlarına “Şu Dersim’in Dağları” türküsü karışıyor.
Karakola takviye güç yığıldı. Panzerler eşliğinde gelen çevik
kuvvet halkın üzerine ateş açtı. Ama bu da halkı dağıtmaya
yetmedi.
Halk barikatlar kurarak geri çekiliyor. Bir yandan da fa-
şistlere ait işyerleri, arabalar tahrip ediliyor. Bu arada kalabalık
311