Page 9 - Olasılıksız
P. 9

kırpıştırdı ve Rahibe'ye dönüp, başını sallayarak iyiyim dercesine bir işaret yaptı. Ama başını sallaması
               iyi bir fikir değildi, çünkü yine midesi bulanmaya başladı.
                    "İyiyim Rahibe. Sağ ol."

                    "Emin misin iyi olduğuna? Sanki bir anda betin benzin attı, suratın yemyeşil oldu."
                    "Yeşil dolarlar kazanmaya çalışınca oldu herhalde," dedi Caine bu espriye kendi bile gülmekte
               zorluk çekerek.
                    "Hal hatır sorma faslını geçelim mi? Yoksa siz ikiniz baş başa bir odaya  çekilip birbirinizi daha
               yakından tanımak mı istiyorsunuz?" diyerek sırıttı dişleri sararmış Walter. O kadar yakınına sokuldu ki,
               Caine bir anda adamın ağzının soğan koktuğunu hissetti. "Yirmi artırdık. Var mısın? Yok musun?"
                   Caine eline baktı, sonra da masadaki diğer kartlara baktı, birbirine karışmış saçlarının hizasında
               kollarını kaldırdı gerinerek. Yutkunarak kusmamaya ve kokuyu unutmaya çalıştı. Ne yapacağına karar
               vermek istiyordu.
                    "Kafandan olasılıkları hesaplamayı kes de  ne yapacaksan yap," dedi Walter  şeytantırnağını
               ısırarak.
                   Caine'in her  elde olasılıkları aklından hesapladığını gayet iyi biliyorlardı Caine'in bir veri olarak
               denklemine ekleyemediği tek şey oyun arkadaşlarının blöf yapma olasılıklarıydı; ama onu bile hesaba
               katmaya çalışıyordu. Caine, Walter'ın kendisini  biraz zorladığını hissetti ve yaşlı adama bıkkın gözlerle
               bakıp, masaya doğru döndü.
                   Oyun basitti. Bir tür poker oynuyorlardı. Her oyuncuya iki kart dağıtılıyordu, sonra da ortaya aynı anda üç kart
               açılıyordu, ilk üç kartın adı 'düşüş'tü. Sonra dördüncü bir kart açılırdı, 'dönüş'; sonra da beşinci ve son kart,
               'nehir'. Yere yeni bir kart açıldığında bahis artırılabilirdi. Sonra da, oyuncular ellerindeki kartları açarlardı. En İyi
               beş kart kimdeyse, poker kuralları uyarınca o kazanırdı. Bu beş kart, elindeki iki ve yerden seçeceği üç karttan
               oluşurdu.
                   Oyunun en muhteşem yanı, akıllı bir oyuncunun masaya bakıp, o an için en iyi elin ne olabileceğini
               hesaplayabilmesiydi. Caine açılan kartlara baktığında üç kart görmüyordu, yüzlerce olasılık görüyordu. Onu en
               çok ilgilendiren olasılık ise kendi kazanma olasılığının ne olduğuydu. Şimdiki eliyle bu yüksek bir olasılıktı. Elinde
               bir çift as vardı. Kupa ası ve karo ası. Açılan kartlar da sinek ası ve iki tane maçaydı. Maça altılısı ve valesi.
               Caine aslında en sağlam kartları elinde tutuyordu. Yani masadaki en yüksek olasılık onun elindeydi, ama yine
               de birçok olasılık vardı.
                   Her bir olasılığı aklından hesaplayarak, gerçekleşme olasılıklarını kestirmeye çalıştı. Caine, aklında
               rakamlar uçuşurken, kokunun var olduğunu iddia eden beyin dalgalarını birkaç saniyeliğine bastırabildi.
                   Elinde iki maçası olan biri varsa toplamda dört maça ederdi. İki elinde, iki yerde. O kişinin elindekilerle renk
               yapabilmesi için ortaya bir maça daha açılması gerekirdi. Caine aklından bu olasılığı hesapladı; bu onun için bir
               çocuğun alfabeyi söylemesi kadar kolay bir şeydi.
                   Bir destede toplamda onüç maça vardır; eğer birinin elinde iki maça daha varsa, bu da görülmemiş
               dokuz maça var demekti. Birinin elinde iki maça varsa, bir sonraki iki karttan birinin maça olma olasılığı yüzde
               36'ydı. Bu yüksek bir olasılıktı; ama birine iki maça verilmiş olma olasılığı yüzde 6'ydı zaten.
                   Caine son bir gayretle verileri birleştirdi: birine iki maça verilmişti ve bir sonraki kart da bir maça olacaktı.
               Bunun olasılığı yüzde 2.1'dl. Bu riski göze almaya hazırdı.
                   Bu hesabı bir kere daha yaptı; bu sefer de birinin elinde tek maça bulundurduğunu düşündü ve yine de
               elini maçayla renge tamamladı: Bunun da olasılığı yüzde 2'ydi. Birinin maçayla değil de sinekle renk yapma
               olasılığı daha da düşüktü- oyuncu başına yüzde 0.3. Bundan çekinecek değildi.
                    Bir yandan da oyuncuların elinde kent olabileceğini hesapladı. Yerde bir as bir de vale vardı ve başka bir
               papaz, kız veya onlu yoktu. Demek ki, kenti tamamlayabilecek oniki kart daha vardı destede. (Her bir türden
               papaz, dam, veya onlar). Ama, birinin elinde bunu yapmak için gerekli olan iki kartı tutuyor olmasının olasılığı
               da yüzde 3.6'ydı. Teorik olarak floş da yapılabilirdi; ama bu o kadar düşük bir olasılıktı ki bunu hesaplamadı




               Saklı Kütüphane                              9                                  www.e-kitap.us
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14