Page 14 - Olasılıksız
P. 14
2
Nava Vaner saat tam 2:15'te Yirminci ve Yedinci Cadde'nin kesiştiği yerde durdu ve bir sigara yaktı. Bu tek
kötü alışkanlığıydı. Her şeyde olduğu gibi bunda da tamamen kontrol ondaydı. Her gün tek bir sigara içiyordu;
ama eğer birini izliyorsa veya takipteyse o zaman içeceği sigara sayısına kısıtlama getirmiyordu. Ama bugün iş
üzerinde değildi, o yüzden de bu ilk ve son sigarası olacaktı.
Başını geriye doğu eğdi ve sigaranın dumanını uzun uzun içine çekti. Sigaranın yanan ucu puslu gecede
parlıyordu. Dumanı dışarı üflerken, yaya geçidini geçmeden, araba geliyor mu diye kontrol eder gibi yaptı. Ama
aslında gelen arabaları görmek için değil, peşinde biri var mı onu anlamak için bakıyordu etrafına.
Gece yarısını geçmişti saat; ama kaldırımda hâlâ kulüplere giden çocuklar, sokakta yaşayan insanlar ve
Cumartesi gecesini dışarıda geçirmek isteyen türlü türlü insan vardı. Nava takip edildiğini içgüdüsel olarak
biliyordu sanki; ama kendisini kimin takip ettiğinden emin olamadı. Birden döndü ve yolda yürüyenlerin arasına
karışıverdi, peşine takılacak adamı görmeye çalışıyordu.
Üstü başı dökülen evsiz bir zenci Nava'nın gittiği yere doğru yöneldi ve birlikte yürüyen üç sokak serserisine
çarptı. Oğlanlar adamı ittiler. Nava'nın kafasında tehlike çanları çalmaya başladı
ve bunun nedenini anlaması birkaç saniye sürdü. Adamın görünüşüne bakılırsa o bir evsizdi, aksini
düşündürecek bir şey yoktu; ama Nava gerçeği anlamıştı.
Adamın kokusu onu ele veriyordu. Daha doğrusu kokmaması. Elbiseleri yırtık pırtıktı ve yüzü leş
gibiydi; ama sokakta yaşayanlar gibi kokmuyordu. Nava yürümeye devam ederken siyah sırt çanta-
sından aynalı küçük bir pudralık çıkardı ve minik yuvarlak aynadan gördüğü adama dikkatle baktı. Nava
artık adamı mimlediği için başka şeyler de gözüne batmaya başladı. Örneğin, adamın üstünde
kocaman bir panço vardı ve sanki cüsseli olduğunu gizlemeye çalışırmış gibi eğilerek yürüyordu.
Nava, adamın giremeyeceği bir yere giderse olası ortağını tespit edebileceğini anladı. Nereye
gideceğini kestirdiğinde hızlı yürümeye başladı, sonra da Twin-Fly barına varıp kalabalığın arasında
beklemeye başladı. Sigarasından son bir nefes çekti ve yere atıp topuğuyla ezerken de bu günlük
sigara keyfini kısa kesmek zorunda kaldığını düşünüp üzüldü.
Nava, uzun boylu, ince, atletik yapılı, kahverengi saçlı esmer bir kadındı. Bu yüzden de kulübün
önünde duran saçları oksijenle sarartılmış görevliye yanaşmak için kalabalığın arasından geçmekte
zorluk çekmedi. Nava adama gülümsedi, eline de bir yüzlük sıkıştırdı. Adam tek kelime etmeye gerek
duymadan hemen kancalı kadife ipi açtı ve ön kapıdan kızı içeri aldı.
Nava karanlık, aynalı bir koridor boyunca yürüdü ve bir uçak hangarı büyüklüğündeki odaya girdi.
Bangır bangır çalan müzik ve yanıp sönen ışıklar rahatsız ediciydi. Bu ortamda peşindeki ikinci kişiyi
tespit etmek daha zor olacaktı; ama Nava'yı takip etmek de zorlaşacaktı.
Sırtını pisti aydınlatan ışıkların üstünde durduğu duvara verip gözlerini kapıya dikti. Koyu tenli,
kızıl saçlı kadın on dakika sonra geldi. Kadın eğlenen bir grup genç kızın arasında girmişti mekâna;
ama saçına ve makyajına bakınca o kızlardan biri olmadığı hemen anlaşılıyordu. Kızlar dans pistine
gidince kızıl saçlı kadın geride kaldı. Etrafına göz atarken masaya yaslanıp, rahatmış gibi bir izlenim
vermeye çalışıyordu.
Peşinde kızıl saçlı kadından başka biri olup olmadığını kestirmeye çalışan Nava beş dakika daha
bekledi, ama kimse gelmedi. Peşinde iki kişiden fazlası da olabilirdi; ama içinden bir ses takipçilerinin
iki kişilik bir ekip olduklarını söylüyordu. Sadece evsiz adam, bir de bu kız. Nava kadına bakarken
bundan sonra ne yapacağını düşündü
Adam ve kadının kendini öldürmeye çalışacaklarını hiç sanmıyordu. Eğer öldürmek isteselerdi
Saklı Kütüphane 14 www.e-kitap.us