Page 15 - Olasılıksız
P. 15
peşine adam takmazlardı, bir keskin nişancıyla bu işi hallederlerdi. Tabii eğer onu öldürüp de kaza
süsü vermeye çalışmıyorlarsa. Nava da başkalarını bu şekilde öldürmüştü. Hızla ilerleyen bir otobüsün
veya kamyonun altına birini itmeden önce son saniyeye kadar beklemişti. Ama bu da pek akla yatkın
değildi. Herhalde peşindekiler Nava'nın birine bir şey vermesini, ya da birinden para almasını
bekliyorlardı. Ya da kiminle konuşacağını, buluşacağını görmek istiyorlardı.
Nava dizginleri eline alma zamanının geldiğini anladı. Eğer bunlar gerçekten de kiralık katilse, o
zaman onlara göre değil, kendi kurallarına göre oynayacaktı bu oyunu. Kendinden emin bir tavırla bara
doğru yürüdü. Kızıl saçlı kadının kendisini gördüğüne emin olduğunda da Nava hızla çıkış kapısına
doğru gitti. Açık havaya çıktığında soğuk gecenin karanlığında iri yarı zenci adama doğru yürüyerek
yolu geçti.
Gerçi adam kadından daha güçlüydü, ama Nava onu hazırlıksız yakalamak niyetindeydi. Adam
Nava'nın gücünü küçümseyecekti; ama kadın onun saldırısına hazırlıklı olacaktı. Nava adamın beş
metre önünden geçti ve Yedinci Cadde boyunca yürümeye başladı, pusu kurmaya uygun bir yer
arıyordu.
Adamla yüzleşirken ortağının bunu görmemesi gerekiyordu. Akla gelen ilk yer 23. metro
durağıydı. Nava daha hızlı yürüdü; adamın onu yakından izleyeceğini, kadının ise biraz olsun geride
kalacağını umuyordu. Şehrin altındaki ulaşım ağına giden merdivenlere hızla gitti ve merdivenleri ikişer
ikişer inmeye başladı.
Perona geldiğinde, köşeyi dönüp, hemen sırtını duvara yasladı. Çantasına elini atıp bir alet çıkardı. Kurşun
bir ağırlığın üstüne demir, onun üzerine de deri kaplanmıştı. Basit, ama etkili bir silahtı bu. Dirseğini büktü ve
kolunu biraz geriye doğru çekti, vururken biraz hız kazanmak istiyordu.
Birkaç saniye sonra adamın merdivenlerden indiğini duydu. Gözlerini yerden ayırmadığından adamın
gölgesinin yaklaştığını gördü. Adama saldırmak için köşeyi dönmesini beklemedi Nava. Saklandığı köşeden
fırladı ve sol eliyle adamın gırtlağına yapıştığı anda sağ elindeki ağırlıkla adamın kafasına vurdu. Adam acıyla
inleyip, başını korumak için kolunu kaldırdı. Nava adamın bileğine yapışıp hızlıca çevirdi, kırmamıştı, ama
kırmaya ramak kalmıştı.
Bir eliyle adamın bileğini tutmaya devam etti, diğer elindeki ağırlığı ise yere attı. Adamın pançosunun
altındaki omuz askısından tabancasını çıkardı, tabancayı ateşlemeye hazır duruma getirdi ve adamın boğazına
dayayıp onu duvara yapıştıracak şekilde geriye doğru itti.
"Kimin için çalışıyorsun?"
Adam ilk önce silaha, sonra da Nava'ya baktı. Sanki tüm bunların nasıl olup bittiğini anlamamış gibi boş
gözlerle bakıyordu.
"Ortağın otuz saniye sonra burada olacak. İki kişiyle başa çıkamam, o yüzden de, konuşmaya
başlamazsan seni öldürür, bilgiyi ondan alırım." Nava gözünü bile kırpmadı. "On saniyen var. Dokuz, sekiz, ye-"
"Tamam," diye inledi adam. "Senin gibi ben de Teşkilat’tayım. Rutin takipteyiz. Cüzdanım ön cebimde, al
bak inanmıyorsan!"
Adam kim olduğunu söylediği anda Nava gerçeği söylediğini anlamıştı; ama yine de bundan emin olması
gerekiyordu. Adamın cebindeki cüzdanı almak için uzanırken tabancayı iyice bastırdı boynuna. Diğer birçok
ajan gibi adamın da iki cüzdanı vardı. Sol cebindekinde bir ehliyet, sağdakinde ise CIA kimliği vardı. Ajan Leon
Wright. Nava rahat bir nefes alıp geri çekildi.
Wright ise duvara yaslanarak incinmiş bileğini ovuşturdu. Tam o anda Nava adamın ortağının geldiğini
duydu, kadının ayak sesleri merdivenlerin duvarlarında yankılanıyordu. Nava, Wright'a başıyla işaret edince,
adam ortağına seslendi.
"Sarah mimlendim. Havlu atıyoruz."
Nava köşeden çıkarken ellerini havaya kaldırdı. Wright'ın tabancasını baş parmağında asılı tutuyordu
Nava; elinde tutup da ajan kadını korkutmak istememişti. Kızıl saçlı kadın bir anda şaşırdı, hayal kırıklığına
Saklı Kütüphane 15 www.e-kitap.us