Page 19 - Olasılıksız
P. 19
3
Dr. Tversky son deneyin verilerini gözden geçirirken Julia'yı düşündü. Son zamanlarda Julia sanki rüya
alemindeymiş gibi dolaşıyordu laboratuvarda. Sürekli kıkırdayıp gülümsüyordu. İki yıl önce üniversiteye gelen sakin
ve çekingen kız sanki o değildi. Yakında insanlar şüphelenmeye başlayacaklardı, belki de şüphelenenler vardı
zaten.
Bu, Tversky'yi çok endişelendirmiyordu; okullar var olduğundan beri profesörler doktora öğrencileriyle yatıp
kalkarlardı, bu alışıldık bir şeydi. Yöneticiler, bu konu herkesin dilinde olmadığı sürece görmezden gelirlerdi durumu.
Hatta böyle bir şeyin olmasını beklerlerdi; bu profesör olmanın ayrıcalıklarından biriydi.
Tabii ki Julia'ya böyle dememişti. Julia, pek bu işlerden anlayan bir kız değildi, hatta saftı. İlişkilerinin gizli kapaklı
sürdürülmesi kızı heyecanlandırdığı için Tversky de onun bu heyecanını körüklemeye çalışmıştı. Aslında cinsel
açıdan da pek tatmin edici değildi bu ilişki Tversky için. Kız istekli ama beceriksizdi; adama zevk
vermeye çalıştığında tırnaklarını, dişlerini hissedebiliyordu adam. Eğer Tversky üstte olursa da bu sefer de kız
patates çuvalı gibi olduğu yerde yatıp, dalgın bir edayla gülümsüyordu. Ayrıca, başbaşa kaldıklarında da Tversky'ye
'Petey' diye hitap ediyordu. Bu çocuksu takma adı değil duymak, düşünmek bile adamı sinir ediyordu,
İlişkiye girdikten bir ay sonra profesör bu işi bitirmeye karar vermişti, ancak kızın kendine aşık olması adama bir
fırsat sağlıyordu. İlk başlarda kız deneyde kobay olmaktan çekinmişti; ancak doktor ona bunun kendisi için ne kadar
önemli olduğunu anlattığında hemen kabul etmişti. Şu ana kadar sonuçlar tek kelimeyle olağanüstüydü. Deneyler
sırasında Julia'dan edindiği bilgiler inanılmazdı. Tversky kızı biraz daha kullanabileceğini düşünüyordu, ama bunun
doğuracağı yan etkilerden dolayı endişeliydi.
Genelde iyiydi kız, ama son zamanlarda kafiyeli konuşmaya başlamıştı ve bu tedirgin edici bir gelişmeydi. Bu
tür dilsel özellikler şizofrenlerde görülüyordu daha çok. Beyin kimyasıyla uğraşınca akli dengesinin bozulacağının
farkındaydı, ama bunun bu kadar çabuk olmasına şaşırmıştı. Yine de buna değerdi; Julia'nın ödeyeceği bedel ne
olursa olsun.
Sonuç olarak, deneylerden istediği ve beklediği sonuçları elde ederse, Julia'nın güvenliği konusunda bir endişe
duymayacaktı, kendi güvenliği konusunda kaygılanması gerekecekti.
▲
Dr. James Forsythe çok zeki olmadığını her zaman bilmişti.
Ancak, kısa boylu, saçları dökülmeye yüz tutmuş, sakallı adam büyük bir bilim adamı olmak için
aşırı zeki olmak gerekmediğini de biliyordu. Tabii ki zeki olmanın da getireceği artılar vardı, ancak bir
noktaya kadar etkiliydi bu. Bunun ötesinde ancak zararı olabilirdi. Tipik bilim adamları içine kapanık
insanlardı, gerçek dünyada başarılı olmak için gerekli olan iletişim becerilerinden yoksun olurlardı.
Forsythe öyle biri olmadığı için şanslıydı.
Ne zaman araştırmacılarından birinin onun hakkında 'gerçek anlamda bir bilim adamı' olmadığını
söylediğini duysa, gülümserdi, Forsythe böyle diyenlerin kendisine hakaret etmeye çalıştıklarının
farkındaydı; ama o bunu bir iltifat olarak kabul ediyordu. Sonuç olarak, sözde 'dahi' olan bilim adamları
Bilim ve Teknoloji Araştırma Laboratuvarı'nın çalışanlarıydılar, Forsythe ise bu birimin müdürüydü.
BTAL aslında bir kamu kuruluşuydu, ama birçok sivil buranın varlığından bile haberdar değildi.
Aslında böyle olması da iyiydi. Laboratuvar tesisleri yirmi yıl önce kurulmuştu, ama aslında 1952'de
Başkan Truman Ulusal Güvenlik Konseyi İstihbarat Yönergesi'ni imzalayıp da Ulusal Güvenlik Ajansı'nı
Saklı Kütüphane 19 www.e-kitap.us