Page 11 - Olasılıksız
P. 11

"Seninle baş başa kaldık," dedi Walter soğuk bir patates kızartmasını yerken. "Gel, daha da ilginç hale
               getirelim oyunu. Elli daha, ne dersin?" Sesi de cildi gibi yağlıydı sanki. Fişlerini ortadaki paraya ekledi.
                   Caine kokuyu unutmaya, oyuna odaklanmaya çalıştı. Walter ne yapıyordu böyle? Blöf yapıyor da olabilirdi;
               ama Caine'e  hiç de öyle  gelmiyordu -hele yerde  iki as varken.  Ayrıca, adam kendini beğenmiş bir  tavırla
               gülümsüyordu, bu yüzden  de  Caine onun elinin  iyi  olabileceğini düşündü. Sonra birden,  Caine  anladı;
               Walter'ın elinde ya bir çift altılı, ya da bir çift vale vardı. Elinde ful vardı, en iyi ihtimalle üç valeye iki as; ama
               Caine'in kare asını yenmeye yetmezdi.
                   Caine'in midesi bu kadar bulanmasaydı gülümserdi. Bu el bitince, arkada tuvalette kusarken, elinde bir
               dolu para da olacaktı en azından. Sesinin normal çıkmasına özen gösterdi. Gerçi her sözü söylerken sanki
               ekşimiş süt tadı geliyordu ağzına.
                    "Elli daha." Caine bir yüzlük attı ortaya. Mat siyah fişi gören Nikolaev acele etmeden masaya doğru gelip
               neler olup bittiğini anlamaya çalıştı. Walter da bir yüzlük attı ve iki yirmibeşlik aldı ortadan. Krupiye son kartı açtı -
               maça papazı- Caine'in midesi bulandı.
                   Yerdeki maça as, papaz ve valeyle floşroyal olma olasılığı yüksekti. Bir eline baktı, bir de yere; bu sırada
               kokuyu bastırmaya çalışıyordu. Kolasından bir yudum içti midesini bastırmak için; ama bu bir işe yaramadı.
               Düşünsene kahrolası, düşün, düşün. Kokuyu unut, kartlara odaklan, sayılara.
                   İşte çözüm buydu. Sayılar ona yardım edecekti. Sayılar bu kararı vermesini kolaylaştıracaktı. Tüm olasılık
               hesaplarını aklından geçirdi, olasılıkları hesaplamaya verdi kendini. Elinde kare as tutuyordu. Yani?
                    O koku, o iğrenç koku, her yeri sarmıştı.
                    Hayır, odaklan. Sayılara odaklan.
                    Yedi karttan oluşturulabilecek yaklaşık 134 milyon el vardı. Bu 134 milyon elden sadece 224,848'inde aynı
               karttan dört tane olabilirdi. Yani kare tutturma ihtimali yüzde 0.168'di' 595'de 1.
                    Peki floşroyal yapılma olasılığı neydi?
                    Beş kartla floş ihtimali olan 38.916 kart kombinasyonu vardı sadece. Bu da sadece yüzde 0.029'luk bir
               olasılık demekti. Yani, her 3,438 elde bir.
                    Ya iki elin aynı oyunda gelmesi olasılığı ne olabilirdi?  Kaç kombinasyon ederdi? Aklının çarkları hızla
               dönmeye başladı; ama istediği gibi düşünemiyordu. Kaç kombinasyon vardı? Çok yoktu. Az vardı. Çok az.
               Önemsenmeyecek kadar az. Şu anda bunu hesaplayabilecek durumda değildi. 38,916 elin alt kümesi olacak
               ve dörtlü olasılığını da göz önünde bulunduracak bir hesap yapması gerekiyordu. Bu yaklaşık 5,000 el ederdi.
               134 milyon olasılıktan 5000 tane yedi kart kombinasyonu; yani 26,757"de birdi bunun olma olasılığı.
                    Bu olamazdı. Kesinlikle  olamazdı...  Ama yine de olması  mümkündü. Kokudan gebermek  üzereydi.
                Gözlerini kapadı  ve tekrar açtığında her şeyin normale döneceğini umdu. Ama gözlerini açtığında her şeyi
                yamuk yumuk, lunaparktaki aynalardaki gibi görmeye başladı. Walter'ın yorgun siması yerden tavana kadar
                uzanıyordu. Gözlerinin altındaki torbalar ise birer frizbi büyüklüğündeydi. Koca bir televizyonu yutabilecek kadar
                büyük bir ağzı vardı.
                    "Evladım, iyi olduğuna emin misin?"
                    Ses sanki milyonlarca kilometre öteden geliyordu. Caine başını çevirdi ve oda gözlerinin önünde aniden
                yerinden oynayınca neredeyse sandalyesinden düşüyordu.
                    "Haydi bakalım, dikkat et koca oğlan." Konuşan Stone'du, elini uzatıp Caine'i kolundan tutmuştu. İlk
                başta Caine neden Stone'un böyle bir şey yaptığını anlayamadı; ama sonra kırkbeş derecelik bir açıyla sola
                doğru devrilmek üzere olduğunu gördü. İki eliyle masayı tuttu ve düz oturdu.
                    "İyiyim," dedi zar zor nefes alan Caine, "bir an için başım döndü hepsi bu. Kusura bakmayın." Sesi sanki
                uzun bir tünelin dibinden geliyormuş gibiydi.
                    "Bence biraz uzansan iyi olacak tatlım."
                    "İlk önce lanet eli bitirsin de sonra," diyen Walter Caine'e döndü. "Eğer istersen havlu at."




               Saklı Kütüphane                              11                                 www.e-kitap.us
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16