Page 690 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 690

anda kabul etmeleri bile mümkündür       180

                       İnsanın kökeni konusundaki ünlü yayınlardan biri olan Discovering Archeology dergisinde ise, derginin
                  editörü Robert Locke tarafından yazılan makalede "insanın atalarını aramak, ışıktan çok ısı veriyor" den-
                  mekte ve ünlü evrimci paleoantropolog Tim White'ın şu itirafı aktarılmaktadır:

                       Bugüne dek cevaplayamadığımız sorulardan dolayı hepimiz hüsrana uğramış durumdayız.                  181

                       Yazıda, evrim teorisinin insanın kökeni konusunda içinde bulunduğu açmaz ve bu konuda yürütülen
                  propagandanın temelsizliği şöyle anlatılmaktadır:

                       Belki de bilimin hiçbir alanı insanın kökenini bulma çabalarından daha fazla tartışmalı değildir. Seçkin paleon-

                       tologlar insan soy ağacının en temel hatları üzerinde bile anlaşmazlık içindeler. Yeni dallar büyük patırtı ile
                       oluşturulur, ancak yeni fosil bulguları karşısında geçerliliğini kaybedip yok olurlar.      182

                       Aynı gerçek, ünlü Nature dergisinin editörü Henry Gee tarafından da yakın zaman önce kabul edilmiş-
                  tir. Gee, 1999 yılında yayınlanan In Search of Deep Time adlı kitabında "insanın evrimi ile ilgili 5 ila 10 mil-
                  yon yıl öncesine ait tüm fosil kanıtlarının küçük bir kutuya sığabilecek kadar az olduğunu" söyler. Gee'nin
                  bundan vardığı sonuç ilginçtir:

                       Ata-torun ilişkilerine dayalı insan evrimi şeması, tamamen gerçeklerin sonrasında yaratılmış bir insan icadıdır

                       ve insanların ön yargılarına göre şekillenmiştir... Bir grup fosili almak ve bunların bir akrabalık zincirini yan-
                       sıttıklarını söylemek, test edilebilir bilimsel bir hipotez değil, ama gece  yarısı masallarıyla aynı değeri taşıyan
                       bir iddiadır -eğlendirici ve hatta belki yönlendiricidir-, ama bilimsel değildir.    183

                       Görüldüğü gibi evrim teorisinin dayanağı, bu teoriyi destekleyen herhangi bir bilimsel bulgu değil, bu
                  teoriye körü körüne inanmış bazı bilim adamlarıdır. Bu bilim adamları, hiçbir bilimsel temeli olmamasına
                  rağmen, evrim efsanesine hem kendileri inanmakta, hem de kendileriyle işbirliği içindeki medyayı kulla-

                  narak kitleleri inandırmaktadırlar. İlerleyen sayfalarda evrim adına yapılan bu söz konusu yanıltıcı propa-
                  gandanın birkaç örneğini inceleyeceğiz.


                       Rekonstrüksiyon Yan›lg›s›


                       Evrimciler, teorilerini destekleyecek bilimsel deliller bulma konusunda başarısız olsalar da, bir konu-

                  da oldukça başarılıdırlar: Propaganda. Bu propagandanın en önemli unsuru ise "rekonstrüksiyon" adı ve-
                  rilen sahte çizimlerdir.
                       Rekonstrüksiyon "yeniden inşa" demektir ve sadece bir kemik parçası bulunmuş olan canlının resmi-
                  nin ya da maketinin yapılmasıdır. Gazetelerde, dergilerde, filmlerde gördüğünüz "maymun adam"ların
                  her biri birer rekonstrüksiyondur.

                        Ancak insanın kökeni ile ilgili fosil kayıtları çoğu zaman dağınık ve eksik oldukları için, bunlara da-
                  yanarak herhangi bir tahminde bulunmak, bütünüyle hayal gücüne dayalı bir iştir. Bu yüzden evrimciler
                  tarafından fosil kalıntılarına dayanılarak yapılan rekonstrüksiyonlar, tamamen evrim ideolojisinin gerek-

                  lerine uygun olarak tasarlanırlar. Harvard Üniversitesi antropologlarından David Pilbeam, "Benim uğraş-
                  tığım paleoantropoloji alanında daha önce edinilmiş izlenimlerden oluşmuş teori, daima gerçek verilere
                  baskın çıkar." derken bu gerçeği vurgular.          184  İnsanlar görsel yoldan daha kolay etkilendikleri için amaç
                  onları, hayal gücüyle rekonstrüksiyonu yapılmış yaratıkların geçmişte gerçekten yaşadığına inandırabil-
                  mektir.

                       Burada bir noktaya dikkat etmek gerekir: Kemik kalıntılarına dayanılarak yapılan çalışmalarda sadece
                  eldeki objenin çok genel özellikleri ortaya çıkarılabilir. Oysa asıl belirleyici ayrıntılar, zaman içinde kolay-
                  ca yok olan yumuşak dokulardır. Evrime inanmış bir kimsenin bu yumuşak dokuları istediği gibi şekillen-

                  dirip ortaya hayali bir yaratık çıkarması çok kolaydır. Harvard Üniversitesi'nden Earnst A. Hooten bu du-
                  rumu şöyle açıklar:

                       Yumuşak kısımların tekrar inşası çok riskli bir girişimdir. Dudaklar, gözler, kulaklar ve burun gibi organların
                       altlarındaki kemikle hiçbir bağlantıları yoktur. Örneğin bir Neandertal kafatasını aynı yorumla bir maymuna ve-





                688 Yarat›l›fl Atlas›  Cilt 2
   685   686   687   688   689   690   691   692   693   694   695