Page 694 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 694
Hücredeki Kompleks Yap› ve Sistemler
Darwin zamanında canlı hücresinin kompleks yapısı
bilinmiyordu. Bu nedenle dönemin evrimcileri, canlılığın
nasıl ortaya çıktığı sorusuna "rastlantılar ve doğal olaylar"
cevabını vermenin çok ikna edici olduğunu sanmışlardı.
Darwin ilk hücrenin "küçük, ılık bir su birikintisinde" ko-
laylıkla oluşabileceğini öne sürmüştü. 188 Darwin'in destek-
çilerinden Alman biyolog Ernst Haeckel ise, bir araştırma
gemisi tarafından okyanus dibinden çıkartılan bir çamur
karışımını mikroskop altında incelemiş ve bunun canlıya
dönüşen cansız bir madde olduğunu iddia etmişti. Bath-
ybus Haeckelii (Haeckel Çamuru) olarak anılan bu sözde
"canlanan çamur", evrim teorisini kuran kişilerin canlılığı
ne denli basit bir olgu olarak gördüklerinin bir ifadesiydi.
Oysa canlılığın en küçük detayına kadar inen 20. yüz-
yıl teknolojisi, hücrenin insanoğlunun karşılaştığı en
kompleks sistemlerden biri olduğunu ortaya çıkardı. Bu-
gün hücrenin içinde; enerjiyi üreten santraller; yaşam için
Fred Hoyle zorunlu olan enzim ve hormonları üreten fabrikalar; üreti-
lecek bütün ürünlerle ilgili bilgilerin kayıtlı bulunduğu bir
bilgi bankası; bir bölgeden diğerine ham maddeleri ve
ürünleri nakleden kompleks taşıma sistemleri, boru hatla-
rı; dışarıdan gelen ham maddeleri işe yarayacak parçalara ayrıştıran gelişmiş laboratuvar ve rafineriler;
hücrenin içine alınacak veya dışına gönderilecek malzemelerin giriş-çıkış kontrollerini yapan uzmanlaşmış
hücre zarı proteinleri olduğunu biliyoruz. Bu saydıklarımız hücredeki kompleks yapının yalnızca bir bö-
lümünü oluşturur.
Evrimci bir bilim adamı olan W. H. Thorpe, "Canlı hücrelerinin en basitinin sahip olduğu mekanizma
bile, insanoğlunun şimdiye kadar yaptığı, hatta hayal ettiği bütün makinelerden çok daha komplekstir." di-
ye yazar. 189
Hücre o kadar komplekstir ki, bugün insanoğlu ulaştığı yüksek teknolojiyle bile bir hücre üreteme-
mektedir. Yapay hücre oluşturmak için yapılan tüm çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Öyle ki bu-
gün, hücrenin üretilmesi hedefi bir yana bırakılmıştır ve artık bu yönde çalışma yapılmamaktadır.
Evrim teorisi ise, insanoğlunun tüm bilgi ve teknoloji birikimi ile yapmayı başaramadığı bu sistemin,
ilkel dünyada "tesadüfen" oluştuğunu öne sürer. Bu, bir örnek vermek gerekirse, basım evindeki bir patla-
mayla, rastlantı eseri bir ansiklopedinin basılıvermiş olmasından çok daha düşük bir ihtimale sahiptir.
Buna benzer bir başka benzetmeyi İngiliz matematikçi ve astronom Sir Fred Hoyle, 12 Kasım 1981'de
Nature dergisine verdiği bir demecinde yapmıştır. Kendisi de bir materyalist olmasına rağmen Hoyle, te-
sadüfler sonucu canlı bir hücrenin meydana gelmesiyle, bir hurda yığınına isabet eden kasırganın savur-
duğu parçalarla tesadüfen bir Boeing 747 uçağının oluşması arasında bir fark olmadığını belirtir. 190 Yani,
hücrenin kendi kendine, rastlantılar sonucu oluşması mümkün değildir.
Evrim teorisinin hücrenin nasıl var olduğu sorusunu açıklayamamasının en temel nedenlerinden biri,
hücredeki "indirgenemez komplekslik" özelliğidir. Bir canlı hücresi, çok sayıda küçük organelin uyum
içinde çalışmasıyla yaşar. Bu parçaların biri bile olmasa, hücre yaşamını sürdüremez. Hücrenin, doğal se-
leksiyon ve mutasyon gibi bilinçsiz mekanizmaların kendisini geliştirmesini bekleme gibi bir ihtimali yok-
tur. Dolayısıyla, yeryüzünde oluşan ilk hücrenin, yaşam için gerekli tüm organel ve fonksiyonlara sahip,
eksiksiz bir hücre olması gerekmektedir.
692 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2