Page 696 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 696

Proteinlerin Kökeni Sorunu


                       Hücreyi şimdilik bir kenara bırakalım. Evrim teorisi hücrenin alt parçacıkları karşısında bile çaresiz-

                  dir. Hücreyi oluşturan yüzlerce çeşit kompleks protein molekülünden bir tanesinin bile doğal şartlarda
                  oluşması ihtimal dışıdır.
                       Proteinler, "amino asit" adı verilen daha küçük moleküllerin belli sayılarda ve çeşitlerde özel bir sıray-
                  la dizilmelerinden oluşan dev moleküllerdir. Bu moleküller canlı hücrelerinin yapı taşlarını oluştururlar.

                  En basitleri yaklaşık 50 amino asitten oluşan proteinlerin, binlerce amino asitten oluşan çeşitleri de vardır.
                       Önemli olan nokta şudur: Proteinlerin yapılarındaki tek bir amino asidin bile eksilmesi veya yerinin
                  değişmesi ya da zincire fazladan bir amino asit eklenmesi o proteini işe yaramaz bir molekül yığını haline
                  getirir. Bu nedenle her amino asit, tam gereken yerde, tam gereken sırada yer almalıdır. Hayatın rastlantı-

                  larla oluştuğunu öne süren evrim teorisi ise, bu düzenlilik karşısında çaresizdir. Çünkü söz konusu düzen-
                  lilik, asla rastlantıyla açıklanamayacak kadar olağanüstüdür. (Kaldı ki teori henüz amino asitlerin 'tesadü-
                  fen oluştukları' iddiasına bile geçerli bir kanıt ya da açıklama getirememektedir, bunu da biraz sonra ince-
                  leyeceğiz.)

                       Proteinlerin fonksiyonel yapısının hiçbir şekilde tesadüfen meydana gelemeyeceği, herkesin rahatlıkla
                  anlayabileceği basit olasılık hesaplarıyla dahi görülebilir.
                       Örneğin bileşiminde 288 amino asit bulunan ve 12 farklı amino asit türünden oluşan ortalama büyük-
                  lükteki bir protein molekülünün içerdiği amino asitler 10            300  farklı biçimde dizilebilir. (Bu, 1 rakamının sa-

                  ğına 300 tane sıfır gelmesiyle oluşan astronomik bir sayıdır.) Ancak bu dizilimlerden yalnızca bir tanesi söz
                  konusu proteini oluşturur. Geriye kalan tüm dizilimler hiçbir işe yaramayan, hatta kimi zaman canlılar için
                  zararlı bile olabilecek anlamsız amino asit zincirleridir. Dolayısıyla yukarıda örnek verdiğimiz protein mo-
                                                                                                           300
                  leküllerinden yalnızca bir tanesinin tesadüfen meydana gelme ihtimali "10 'de 1" ihtimaldir. Bu ihtimalin
                                                                                      50
                  pratikte gerçekleşmesi ise imkansızdır. (Matematikte 10 'de 1'den küçük ihtimaller "sıfır ihtimal" kabul
                  edilirler.)
                       Dahası, 288 amino asitlik bir protein, canlıların yapısında bulunan binlerce amino asitlik dev protein-
                  lerle kıyaslandığında oldukça mütevazi bir yapı sayılabilir. Aynı ihtimal hesaplarını bu dev moleküllere

                  uyguladığımızda ise, "imkansız" kelimesinin bile yetersiz kaldığını görürüz.
                       Canlılığın gelişiminde bir basamak daha ilerlediğimizde, tek başına bir proteinin de hiçbir şey ifade et-
                  mediğini görürüz. Şimdiye kadar bilinen en küçük bakterilerden biri olan "Mycoplasma Hominis H 39"un
                  bile 600 çeşit proteine sahip olduğu görülmüştür. Bu durumda, tek bir protein için yaptığımız ihtimal he-

                                                            saplarını 600 çeşit protein üzerinden yapmamız gerekecektir. Sonuçta
                                                                   karşılaşacağımız rakamlar ise, imkansız kavramının çok ötesin-
                                                                       dedir.
                                                                               Şu anda bu satırları okuyan ve şimdiye kadar evrim te-

                                                                             orisini bilimsel bir açıklama sanmış olan bazı okuyucu-
                                                                               lar, belki buradaki rakamların abartıldığından, gerçek-
                                                                                 leri yansıtmadığından endişe edebilirler. Hayır; bun-
                                                                                 lar kesin ve somut gerçeklerdir. Hiçbir evrimci de bu

                                                                                  rakamlar karşısında bir itirazda bulunamaz.
                                                                                       Pek çok evrimci bu gerçeği itiraf eder. Örneğin
                                                                                  Harold Blum adlı evrimci bilim adamı, "Bilinen en
                                                                                  küçük proteinlerin bile rastlantısal olarak meyda-

                                                                                 na gelmesi, tümüyle imkansız gözükmektedir." de-
                                                                                mektedir.  191



                                                                              Sitokrom-C proteininin üç boyutlu kompleks yap›s›. Bu yap› içinde
                                                                              küçük toplarla temsil edilen amino asitlerin s›ralamas›ndaki en kü-
                                                                                          çük bir farkl›l›k, proteini ifle yaramaz hale getirecektir.







                694 Yarat›l›fl Atlas›  Cilt 2
   691   692   693   694   695   696   697   698   699   700   701