Page 700 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 700

hiç vakit kaybetmeden deneme-yanılma yoluyla birleşip ayrıldıklarını farz etsek bile, yine de 10950'de bir

                  ihtimali yakalamaları için gereken süre dünyanın bugüne kadarki ömründen çok çok fazladır.
                       Bütün bunlardan ortaya çıkan sonuç, evrim teorisinin daha tek bir proteinin oluşumunu açıklama aşa-
                  masında derin bir imkansızlığa gömüldüğüdür.

                       Evrim teorisinin en önde gelen savunucularından Prof. Richard Dawkins de teorinin içinde düştüğü
                  imkansızlığı şöyle ifade etmektedir:

                       İncelediğimiz türden "şanslı" bir olay o kadar korkunç derecede ihtimal dışı olacaktır ki, evrenin herhangi bir
                       yerinde gerçekleşebilme şansı, her yıl milyar kere milyar kere milyarda bir kadar az olacaktır. Eğer bu yalnız-
                       ca, evrenin herhangi bir yerindeki tek bir gezegende gerçekleştiyse, bu gezegenin bizim gezegenimiz olması ge-

                       rekmektedir, çünkü biz burada bu konuda konuşmaktayız.           199
                       Evrim teorisinin önde gelen otoritelerinden birinin bu yaklaşımı teorinin üzerine kurulu olduğu man-

                  tık çöküntüsünü çok açık bir biçimde yansıtmaktadır. Dawkins'in İmkansızlık Dağını Tırmanmak adlı kita-
                  bında yer verdiği yukarıdaki ifadeleri, evrimcilerin klasik, "biz buradaysak demek ki evrim de gerçekleş-
                  miştir" şeklindeki, hiçbir açıklama içermeyen kısır döngü mantığının çarpıcı bir örneğidir.
                       Görüldüğü gibi, en üst tutucu evrim savunucuları dahi evrim teorisinin, canlılığın daha başlangıç aşa-

                  masını açıklamada imkansızlığa gömüldüğünü itiraf etmektedirler. Ancak ne ilginçtir ki, bu durum karşı-
                  sında savundukları teorinin gerçek dışılığını kabul etmek yerine, dogmatik bir yaklaşımla evrime bağlan-
                  mayı tercih etmektedirler. Bu, tümüyle ideolojik bir bağnazlıktır.


                       Do¤ada Deneme-Yan›lma Mekanizmas› Yoktur


                       Son olarak, buraya kadar bazı örneklerini sıraladığımız ihtimal hesaplarının temel mantığıyla ilgili çok
                  önemli bir noktayı belirtmek gerekir: Yukarıda hesapladığımız ihtimaller, proteinlerin rastlantısal olarak

                  oluşumunun imkansız olduğunu göstermektedir. Ancak olayın çok daha önemli ve evrim teorisi açısından
                  içinden çıkılmaz bir yönü vardır: Gerçekte doğada bu ihtimallerin deneme süreci bile başlayamaz. Çünkü
                  doğada deneme-yanılma yoluyla protein üretmeye çalışan bir mekanizma yoktur.

                       500 amino asitlik bir proteinin oluşma ihtimalini göstermek için verdiğimiz hesaplar, sadece ideal (ger-
                  çek hayatta rastlanamayacak) bir deneme-yanılma ortamı için geçerlidir. Yani bilinçli bir gücün, rastgele
                  500 amino asidi birleştirip, sonra bunun yanlış olduğunu görüp, hepsini tek tek ayırıp, sonra ikinci kere
                  değişik bir sırada dizdiğini farz ettiğimiz hayali bir mekanizma olduğu takdirde, yararlı proteinin elde
                  edilmesi ihtimali 10 'de "1"dir. Her denemede amino asitlerin tek tek ayrılıp yeni bir sırada dizilmesi ge-
                                          950
                  rekmektedir. Ayrıca her denemede, 500. amino asit de eklendikten sonra sentezin durdurulması ve tek bir
                  amino asidin bile fazladan araya karışmasının engellenmesi, proteinin oluşup oluşmadığına bakılması,
                  oluşmadığında hepsinin çözülüp yeni bir dizilimin denenmesi gerekmektedir. Ayrıca her denemede, ara-

                  ya başka hiçbir yabancı kimyasal maddenin de kesinlikle karışmaması gerekmektedir. Deneme esnasında
                  oluşan zincirin 500 halkaya ulaşmadan parçalanmaması da şarttır. Yani baştan beri bahsettiğimiz ihtimal-
                  ler, başını, sonunu ve her aşamasını bilinçli bir gücün yönettiği, yalnızca "amino asitlerin seçilimi"nin te-
                  sadüflere bırakıldığı kontrollü bir mekanizmayla gerçekleşmektedir. Doğal şartların bu tür özelliklere sa-
                  hip olması mümkün değildir. Dolayısıyla doğal ortamda bir proteinin oluşması kesinlikle imkansızdır.

                       Bu konuları geniş boyutlu değerlendiremeyen ve yüzeysel bir bakış açısıyla yaklaşan kimseler protein
                  oluşumunu basit bir kimyasal reaksiyon olarak düşündükleri için "amino asitler reaksiyon sonucu birleşip
                  protein yapar" gibi gerçek dışı mantıklar kurabilirler. Oysa cansız doğada rastgele gerçekleşen kimyasal re-

                  aksiyonlar, ancak basit bileşikler meydana getirebilirler. Bunların sayısı ve çeşidi de belli ve sınırlıdır. Bi-
                  raz daha kompleks bir kimyasal madde için dev fabrikalar, kimyasal tesisler, laboratuvarlar devreye girer.
                  İlaçlar, günlük hayatta kullandığımız pek çok kimyasal madde hep bu cinstendir. Proteinler ise, endüstri-
                  de üretilen bu kimyasal maddelerden çok daha kompleks yapılara sahiptirler. Dolayısıyla, her parçasının
                  yerli yerine ve planlı bir biçimde yerleşmesi gereken mekanik bir tasarım ve mühendislik harikası olan

                  proteinlerin rastgele kimyasal reaksiyonlar sonucunda oluşabilmeleri kesinlikle mümkün değildir.







                698 Yarat›l›fl Atlas›  Cilt 2
   695   696   697   698   699   700   701   702   703   704   705