Page 723 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 723

Harun Yahya






             Proteinler, rRNA ve genler üzerinde yap›lan
             karfl›laflt›rmalar, evrimcilerin yak›n akraba olduklar›n›
             varsayd›klar› canl›lar›n asl›nda birbirlerinden çok uzak
             olduklar›n› ortaya koymufltur. Örne¤in farkl› araflt›rmalar
             tavflanlar› kemirgenler yerine primatlarla ve inekleri atlar
             yerine balinalarla ayn› grupta ç›karm›flt›r.


                 Şimdiye kadar üretilen pek çok bireysel protein

                 filogenilerinden hiçbir kapsamlı organizmal filo-
                 geni çıkmamıştır. Filogenetik uygunsuzluklar, ev-
                 rensel ağacın (evrimsel soy ağacının) her yerinde
                 görülebilir; köklerinden ana dallarına ve ana

                 gruplamaları oluşturan grupların kendi araların-
                 da. 253

                 Moleküler karşılaştırmaların evrim teorisi lehinde değil, aleyhinde sonuçlar
             verdiği, 1999 yılında Science dergisinde yayınlanan "Is It Time to Uproot the Tree
             of Life?" başlıklı bir makalede de kabul edilmiştir. Elizabeth Pennisi imzalı makalede, Dar-

             winist biyologların "evrim ağacını" aydınlatmak için yürüttükleri genetik analiz ve karşılaştırmaların
             tam aksi yönde sonuç verdiği belirtilmiş, "yeni verilerin evrimsel tabloyu kararttığı" ifade edilmiştir:

                 Bir yıl önce, bir düzineden fazla mikroorganizmanın yeni dizinlenmiş genomlarını inceleyen biyologlar, bu
                 bilgilerin yaşamın erken zamanlarının tarihi hakkındaki kabul edilmiş çizgileri destekleyeceğini ummuşlar-
                 dı. Ama gördükleri şey, onları şaşkına düşürdü. O an mevcut olan genomların karşılaştırılması, yaşamın bü-

                 yük gruplarının nasıl ortaya çıktığına dair tabloyu aydınlatmadığı gibi, onu daha da karışık hale getirdi. Ve
                 şimdi, elde bulunan 8 yeni mikrobial dizilimle birlikte, durum daha da kafa karıştırıcı bir hal aldı...
                 Çoğu evrimci biyolog, yaşamın başlangıcını üç temel alemde bulabileceklerini düşünüyorlardı... Tam DNA
                 dizilimleri, başka türlü genlerin karşılaştırılmasının yolunu açtığında, araştırmacılar basitçe bu ağaca daha
                 fazla detay ekleyeceklerini umuyorlardı. Ama "hiçbir şey gerçekten bu kadar daha uzak olamazdı" diyor

                 Claire Fraser, Rockville Maryland'deki The Institute for Genomic Research'ün başkanı. Aksine, (genetik) kar-
                 şılaştırmalar, hem rRNA ağacıyla hem de birbirleriyle çelişki içinde bulunan pek çok farklı hayat ağacı ver-
                 siyonu ortaya çıkardı.  254

                 Kısacası, moleküler biyoloji geliştikçe, homoloji kavramı da daha fazla çürümektedir. Proteinler,
             rRNA veya genler üzerindeki karşılaştırmalar, evrim teorisine göre birbirinin yakın akrabası sayılan

             canlıları birbirinden çok uzak çıkarmaktadır. 1996 yılında 88 proteinin dizilimi üzerinde yapılan karşı-
             laştırmalar; tavşanları kemirgenler yerine primatlara yakın çıkarmıştır. 1998 yılında 19 farklı hayvan tü-
             rünün 13 geni üzerinde yapılan analizler, deniz kestanelerini (hiçbir evrimsel yakınlıkları iddia edileme-
             yen) kordalılar filumuna yakın göstermiştir. 1998 yılında 12 farklı protein temel alınarak yapılan karşı-

             laştırmalar inekleri balinalara atlardan daha yakın çıkarmıştır.
                 Canlılık moleküler düzeyde incelendikçe, evrim teorisinin homoloji varsayımları birer birer çök-
             mektedir. Amerikalı moleküler biyolog Jonathan Wells, 2000 yılındaki durumu şöyle özetler:

                 Farklı moleküller üzerine kurulu olan ağaçlardaki uyumsuzluklar ve moleküler analizler sonucunda ortaya

                 çıkan garip sonuçlar, şimdi moleküler filogeniyi bir krize sürüklemiş durumdadır.          255
                 Peki bu durumda canlılardaki benzer yapıların bilimsel açıklaması nasıl yapılabilir? Bu sorunun ce-
             vabı, Darwin'in evrim teorisi bilim dünyasına hakim olmadan önce verilmiştir. Canlılardaki benzer or-

             ganları ilk kez gündeme getiren Carl Linneaus ya da Richard Owen gibi bilim adamları, bu organları
             "ortak yaratılış" örneği olarak görmüşlerdir. Yani benzer organlar veya benzer genler, ortak bir atadan
             tesadüfen evrimleştikleri için değil, belirli bir işlevi görmek için yaratılmış oldukları için benzerdir.

                 Modern bilimsel bulgular ise, benzer organlar için ortaya atılan "ortak ata" iddiasının tutarlı olma-
             dığını ve yapılabilecek yegane açıklamanın söz konusu "ortak yaratılış" açıklaması olduğunu göster-
             mektedir.




                                                                                                                          Adnan Oktar    721
   718   719   720   721   722   723   724   725   726   727   728